Deprem oluyor, sel oluyor, yangın çıkıyor, cinayet oluyor günlerce konuşuluyor Kim suçlu? Arayışına gidiliyor.
En az suçsuz olan kişi kamuoyunda suçlu ilan ediliyor kamuoyunun gazı alınmaya çalışılıyor.
Depremi ve yıkılan binaları örnek gösterelim. İlk önce bu bina kimin? Kim yaptı? Mütahit kim? Hemen tespit edilip gözaltına alınıyor ve sanki depremin ve tüm yıkılan binaların suçlusu gibi cezalandırılıp cezaevine gönderiliyor.
Kamuoyunun gazı bu şekilde alınıp ne güzel suçluyu bulduk cezalandırdık algısı yaratılıyor. Konuyu dağıtmadan okuyucuların anlaması adına şunu söylemek istiyorum. Yerel seçimlerde çapı olanda olmayanda cebinde parası olanda olmayanda önce partilerinden belediye başkan aday adayı oluyor. Ortaya yüzlerce belediye başkan aday adayı çıkıyor. Partiler içlerinden kendilerine en uygun kişiyi aday gösteriyor. Kendilerine diyorum bakın vatandaşa ve millete en uygun olan demiyorum.
Bu kadar aday adayının olduğu yerde bir kişi blirlenip partinin ve partililerin çıkarlarını koruyacak kişi belediye başkanı oluyor. Seçimleri kazanıyor ve kadrosunu önce kendisine göre sonra partisine göre kuruyor. Bakın vatandaşın ve bölgenin çıkarlarına göre kuruyor demiyorum.
Tamam başkanı seçtik kadroları kurduk ve kendimize uygun bürokratları aradık ve belediyeyi yönetmeye başladık.
Şimdi depreme ve yıkılan binalara ve cezaevlerine atılan mütahitlere dönelim.
Bir bölgenin yapılaşması için o bölgenin imar planını belediyeler yapıyor, Belediyelerin imarını yaptığı bölgelerin yapılaşması için arsa sahipleri mütahetlirle anlaşıyor. Mütahit belediyenin imara açtığı bölgede yapılacak yapının inşaat ruhsatı için belediyeye başvuruyor. Plan çiziliyor ve bu planlar belediyelerde onaylanıyor.
İnşaatın temeli kazılıyor ve buranın kazı onayını belediye veriyor. Kazının ardından temel atılıyor ve inşaatın yapım aşamasını yapı denetimler denetliyor. İnşaatın temelinden son katına kadar yapı
denetimler ve belediyelerin verdiği vizeyle onaylanıyor.
İnşaat bitiyor ve oturum iznini kim veriyor yani belediye veriyor yani genel iskanı verdim elektrik su abonenizi alabilir diyerek oturum izniyle onaylanmış oluyor.
Burada mütahit malzemeden çaldıysa temelden son kata yapılan bu inşaatın denetimini yapan belediye yetkilileri kör mü sağır rmıydı?
İktidar ve muhalefet ne hikmetse asıl suçluları görmezden geliyor. Bir önceki başkanın yaptıklarını görmezden gelen yeni başkan benden sonraki de beni görmesin modunda gittiği sürece belediyelerde ne döndüğünü anlamamız mümkün değil.
Birde belediyeleri bakanlıktan gelen müfettişler aylarca denetliyor. Gönderilen müfettişleri memur kafasıyla hesaplanan ödenekler ceplerine konulup gönderiliyor. Adamlar üçünçü sınıf bir otelde kalacak zeytin peynirle gittikleri bölgede aylarca denetim yaparak belediyelerin çalışmalarını tek tek inceleyecekler.
Ama ne yazık ki öyle olmuyor.
Müfettişler geliyor denetleyeceği belediyenin ayarladığı lüks otellerde kalıyor, altlarında şoförlü makam arabaları yedikler önünde yemedikleri arkasında lüks restoranlarda keyif çatıyorlar.
Bir bölgede yaşanan çarpık yapılaşma gibi denetimlerde bir çarpık süreç işliyor. Sırf yapmış olmak için bir takım şeyler yapılıyor.
Teknoloji ve yapay zeka denilen bir çağda yaşarken hala insan odaklı saçma sapan denetlenip denetlenmediği belli olmayan bir denetim süreciyle zenginler ordusu kuruluyor.
Belediyelerin bil işlem servislerini merkeze bağlamak attıkları her adımı yaptıkları her çalışmayı merkezi sistemle izlemek çok mu zor. Bence çok kolay. Belediyelerin her yaptığı hizmeti verdiği her ihaleyi aldığı her malzemeyi hatta çalışan çalışmayan her personeli teknolojiyle izlemek takip edebilmek çok kolay.
Geriye dönük imar yapısını bile uyduyla anlık takip edebilen kurumlarımız varken, hangi şehirde kaldırım, park, yol ve köprü yapılıyor bunları uyduyla takip etmek yapıp yapmadığını anlık incelemek çok mu zor?
Bu dediklerimin yapılması bence çok zor yapmazlar yapamazlar.
Hedef insan olsaydı belediyeyi soyan, yıkılan binalar altında can veren onlarca insan sel altında kalan ruhsat verilerek oturum izni verilen mekanlarda yanarak can veren insanların hakkını korumak olsaydı cezaevleri belediye başkanlarıyla dolu olurdu.
Asıl suçlulara cezalar verilseydi yukarda söylediğim yüzlerce çaplı çapsız belediye başkan adayı olmazdı.
Bilmem anlatbildim mi?