Geçtiğimiz günlerde TUSAŞ’a yapılan terör saldırısında 5 şehit verilmiş 25 çalışan yaralanmıştı. Ülke yastayken vur patlasın çal oynasın şeklinde konser veren Bilim Üniversitesi’nde gece yarılarına kadar öğrenciler ve yönetim hem içmiş hem de eğlenmişti. Bilim Üniversitesinin çiçeği burnunda Rektörü Prof Dr. Semih Ekercin, durmak bilmiyor. Bilim Üniversitesi toplum tarafından çok...
01.11.2024
0
Fatih Gürbüz’ün yazısını okumak için tıklayınız…
24.10.2024
0
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasında DEM’e yaptığı çağrıyı sosyal medya hesabından eleştiren Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ı MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Sadullah Güneş ağır şekilde eleştirdi. MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Sadullah Güneş, sosyal medya hesabından Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’a aynen şunları söyledi; Haddini bil…! Rezidans solcusu …...
23.10.2024
0
Antalya Barosu Olağan Genel Kurulu Toplantısı ve Seçimleri 12 Ekim 2024 tarihinde yeterli çoğunluk sağlanamadığından 19-20 Ekim 2024 tarihinde Nazım Hikmet Fuar ve Kongre Merkezinde yapılacak. Türkiye’nin dördüncü büyük barosu olan Antalya Barosunda bu yıl 8 bine yakın avukat oy kullanacak. Mevcut başkan Av. Hüseyin Geçilmez tekrar aday olmazken; seçimde...
14.10.2024
0

“ Özüne Yeniden Dönme Günü”

“ Özüne Yeniden Dönme Günü”
Yayınlama: 04.05.2024
42
A+
A-

Sevgili okurlarım!

Bugün 3 Mayıs…

3 Mayıs Günü gelince ise çoğumuz 3 Mayıs’ta ne oldu hatırlamayız.

Ben bugün köşe yazımda tarihimizde 3 Mayıs’ta ne oldu? Onu hatırlatmak istedim.

Özellikle biz Türkler, geçmişi çabucak unutuyoruz.

Geçmişte yapılanlardan kendimize hiç ders çıkarmıyoruz.

Millet olarak da çok unutkan milletiz.

Gün gelir en yakın zamanda, PKK’NIN milletimize yaptıklarını onca şehidimizin ruhunu sızlatıp çözüm süreçleriyle, akil insan topluluğu kurarak birden Türk Milletine yapılanları unutmaya başladığımız gibi…

Onca insanımızı şehit vermemizi sebep olan eli kanlı silah örgütünü, birden sivil toplum kuruluşu, teröristleri de aktivist haline getirdiğimiz, şehit ve şehit ailelerine karşı sorumluluğumuzu unuttuğumuz gibi.

Elbette; Günümüzde yaşanan olaylarda, yapılan uygulamalarda sergilenen yanlışlıklar, ileriki dönemlerde siyasiler, tarihçiler, sosyologlar, toplum bilimciler, akademisyenler, tarafından mutlaka değerlendirilecek, sorgulanabilecektir.

Tüm yapılanlar, tarihçiler tarafından yazılmaktadır. Bu konuda , Yüce Önder Atatürk’ün söylediği “ Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan , yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” sözü ile tarihi olayların değerlendirilmesinde tarafsız olmanın önemini vurgulanmıştır.

Bende Lisans İktisat, Yüksek Lisans İşletme, 2. Üniversite Tarih öğrenimi görmüş, ekonomi/işletme alanım dışında diğer alanım Tarihçi yönüm ile özellikle de Proto Türk (Ön Türk) Orta Asya Türk Tarihi ile ilgili araştırmalar yapan bir kişi olarak, 3 Mayıs 1944 olayının tarihimizde ki önemli bir olay “ÖZÜNE /TÜRKLÜĞÜNE YENİDEN DÖNME” olması sebebiyle, sizlere kısaca anlatmaya çalışacağım.

Tarihçilerimiz önemli tespitleri sonucunda söyledikleri “Tarihte sekiz soykırım varsa, yedisine Türkler maruz kalmıştır. “sözüne katılmamak mümkün değil. Türk tarihinde yaşanılan “Soykırımın Coğrafyası batıda Avrupa Viyana’sına, Balkanlardan Anadolu’ya, güneyde Mısır Kıbrıs’tan Ortadoğu Arap yarımadasına, kuzeyde Kırım Batı-Doğu Desti Kıpçak bölgesi Kafkaslardan Horasan Orta Asya tüm Batı Türkistan ve Doğu Türkistan’a kadar genişlemekte ve Türk Milletinin gücünü kaybettiği güçsüz düştüğü dönemlerde Çin, Rus, Arap zulüm ve katliamlarıyla yüz milyonun üzerinde bir Türk nüfusun kaybı olduğu” düşünülmektedir. Ve halen Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine karşı, Rusya’da başta Kırım, Tataristan ve Diğer Türk bölgelerinde baskı zulüm asimile yok etme politikaları yürütülmektedir. Son iki yüz yılda birçok Türk diyarında nüfus çoğunluğunu kaybeden ve nüfuzu hızla eriyen tek millet Türk Milletidir. Türk diyarlarında görülen acılara rağmen Hristiyan dünyası ABD ve batılı devletler, tarihi gerçekler tersyüz etmekte, öz vatan toprakları işgal edilerek baskıya zulme soykırıma maruz kalan Türkleri, maalesef zengin lobi kaynakları da kullanılarak soykırım yapan bir millet gibi dünya kamuoyuna sunmaya çalışmaktadırlar. Türkler Orta Asya Altay havzasında ilk tarih sahnesine çıktıkları ilk dönemlerden beri hep soykırımlara, kıyımlara ve katliamlara uğramıştır.

Son İmparatorluk Osmanlı dönemini ele alacak olursak; Osmanlı Türklerinin, Batı’da ilerleyişi Viyana’da, Doğu’da ise Kafkaslarda durarak, geri çekilmeye başladığı dönemden itibaren, katliam ve soykırımlara uğradığı açıkça görülmektedir. Avrupa Viyana’sında, Balkanlarda, Selanik’te , Mora’da, Giritte, Tripoliçe’de, Kazan’da, Astarhan’da, Kırım’da, Hocalı’da, Başkurtistan, Doğu Türkistan’da, Kerkük’te, Arap yarımadasında çöllerde, Yemende ve dünyanın birçok bölgesinde çeşitli kıyımlara zulme, katliama uğrayan hep Şamanist, Göktengrici, Müsevi, Müslüman Türkler olmuştur. Dünya tarihine baktığımızda, Kızılderililere, Yahudilere yapılan kıyımlar gibi Türklere de özellikle güçsüzleştiği başsız kaldığı dönemlerde yapılan kıyımlar katliamlar baskılar açıkça görülmektedir.

Yapılan önemli bir araştırmaya göre, 20. yüzyılda tüm dünyada 170 milyon insan katledilmiş veya yok olmaya terk edilmiştir. Yok edilen bu insan nüfusunun sadece 110 milyonu yani üçte ikisi Komünist rejimin kurbanları olarak tespit edilmiştir. Bu yok edilen 110 milyon insanın üçte ikisi yani 60 milyondan fazlası da Türk soyludur. Bu 60 milyon Tük nüfusunun yok edilmesi

ne kadar dehşet verici üzücü, bir o kadar da düşünülmesi üzerinde araştırma yapılması gerekli bir husustur. Anadolu’da , Rumeli’de, Türkistan’da, Balkanlarda , Kazan’da Kırım’da Kerkük ‘de birçok Türk diyarında hemen hemen her evde birinci derece bir yakınını bu yüzyıl içerisindeki trajedilere kurban vermiş, aile dramı yaşamış Türk soylu birine rastlamak mümkün olmaktadır. Türklere yapılan soykırımlar, kıyımlar, asimilasyon çalışmaları bugünde dünyanın gözü önünde acı ve açık bir şekilde Ana vatan Doğu Türkistan’da Kırım’da, Kazan’da, ve diğer Türk diyarlarında halen devam etmektedir.. Milyonlarca Türk’ün; dilini konuşması, dinini yaşaması, kültürünü devam ettirmesi yasaklanmış Türk kıyımı, kırımı ve asimilasyon çalışmaları olanca şiddeti ile devam etmekte, insan gibi yaşama hakkı elinden alınmaktadır. Her zaman olduğu gibi zulüm Türk’e olunca ABD, Batı AB devletleri hep sessiz kalmaktadır.

3 Mayıs Türkçülük Günü, 3 Mayıs 1944 olaylarından sonra “ Bizim sevgimizde mateme yer yok “ diyenlerin “ Öz yurdunda garip, öz vatanında parya “ olanların her yıl kutladığı bayramdır.

Bundan tam 80 yıl önce, Irkçılık Turancılık davasının gerekçelerinden biri olarak gösterilen Hüseyin Nihal ATSIZ Sabahattin ALİ, davasının 3 Mayıs 1944 tarihli duruşmasından sonra yaşanan “Ankara Nümayişini anmak amacıyla, ilk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askerî hapishanesinde, Nihal ATSIZ, Zeki Velidi TOGAN, Nejdet SANCAR ve Reha Oğuz TÜRKKAN olmak üzere 10 mahkûmun toplanıp kutlama yapması, daha sonraki senelerde de devam eden toplantıları, Türk Milletinin tarihinde, Türkçülük Günü (Bayramı) olarak yerini aldı.

O dönemde, demokrasi kavramı da tam oturmuş değildi.

Farklı düşüncelere sahip insanlarımıza, aydınlarımıza yeterince saygı gösterilmiyordu.

Toplumun değişik kesimlerinde, Hoşgörü gelişmiş değildi.

O dönemlerde, düşünce doktrin sahibi aydın insanlara her türlü işkenceler zulümler yapılmış, haklarında haksız yere açılan davalarda yargılanmışlardır.

Onlar; Atatürk döneminden sonra izlenen politikalarla, ülkede mevcut uygulamalarla yitirilen Türklük değerlerini, kendi vatanında, kutsal topraklarda yeniden canlandırmak, yeniden Türklük bilincini yeşertmek için Türk Milletinin özüne yeniden dönmesi için çalıştılar.

O dönemi tekrar hatırlarsak, 1940 yıllında iktidarda olan Atatürk’ün kurduğu CHP yönetimi, partinin altı ok ilkelerinde de yer alan, tüm dünya da Milletlerinin en büyük içerideki kaynaştırıcı gücü olan Milliyetçiliği, Türklüğe gönül vermiş, düşünce adamlarının teorik olarak yeniden yapılandırmasına karşı çıktı. O dönemdeki devletin başında olan siyasi iktidar CHP, Milliyetçiliği, maalesef bir kısım aydına, Millete fazla gördü.

O dönemde, (1944-1949 ) bütün suçları milletini ve yurdunu sevmek, onları yüceltmeye çalışmak olan genç Aydınları, başta Türkçü düşüncenin teorisyeni Hüseyin Nihal ATSIZ, olmak üzere, Alparslan TÜRKEŞ, Reha Oğuz TÜRKKAN, Orhan Şaik GÖKYAY, Necdet SANCAR, Fethi TEVETOĞLU, Zeki Velidi TOGAN, Muzaffer ERİŞ, İsmet TÜMTÜRK ve daha birçok Türk milliyetçisini en ağır işkencelere maruz bıraktılar. Birçoğunu bir buçuk yılı yakın zindanlarda yatırarak azap çektirdiler.

Onlar, kendi öz vatanında, Türk Milletine olan bağlılığını en açık, berrak şekilde ifade eden insanlardı. Türk Milletinin tarih sahnesine çıktığı günden beri Millet olabilme, (Budun) devletler kurabilme özelliğini, anlı şanlı tarihini, kahramanlıklarını, misafirperverliklerini, Millet olarak bünyesinde bulunan etnik yapıya yüzyıllardır hakkaniyet içerisinde hiçbir ayrım gözetmeksizin sahiplenmelerini, geçmişte kurdukları Türk birlikteliğini, kültürünü örfünü adet-töresini, teorik kavramlarla da bütünleştirerek başta yarının geleceği yeni nesil Türk Gençliğine olmak üzere, Millete sundular. Maalesef bu sevgisinin bedelini de en ağır şekilde ödediler.

Üç yıl süren dava sonunda Türkçü düşünceyle yatan aydınların aklanmış olmasına rağmen o sürecin yarattığı manevi sıkıntıların, yıkıntıların, etkisi yıllarca sürdü.

Sayın İlber ORTAYLI hocamızın önemli bir sözü var, ”Yaşadığınız dünyada eğer kimliğiniz Türk ise Türklüğünüzü bileceksiniz.” Der. İşte! 3 Mayıs Türkçülük Gününün de amacı; Türk kimliğinin bize yüklediği sorumluluğu yerine getirerek, soykırıma, katliama, sürgüne ve akıl almaz işkencelere uğrayan, üstüne bir de soykırım yapmakla suçlanan atalarımıza elimizden geldikçe borcumuzu ödemek olmalıdır.

3 Mayıs 1944 Tarihi, Türklüğe hakaret eden, Türklüğü aşağılamaya çalışanlara karşı, Türk milliyetçiliği hareketinin kendini aksiyon olarak ortaya koyduğu hareketin başlangıç tarihidir.

3 Mayıs 1944, Türk milliyetçilerine en acımasızlığı, olumsuzluğu, zorlukları yaşatanlara, iç ve dış düşmanlara karşı, dimdik ayakta duruşun, en sert haykırışın yapıldığı, Türk Milleti dostlarına ise en derin sevgi ve güvenin ilan edildiği gündür.

3 Mayıs 1944, Türk’ün geçmişten günümüze tüm değer yargılarını, bize has, bizi biz yapan değerleri, canları pahasına Türk Milletinin geleceği bekası için savunanları hapislerde, tabutluklarda hapsedildiği, onların Türklük bilinci ile yoğrulmuş beyinlerini köreltmeye çalışanların ise tarih sahnesinde bir kez daha yaptıklarıyla tescillendiği, nesiller boyu Türk Milletince hatırlanacak bir gündür. 3 Mayıs 1944, Atatürk’ün ölümünden sonra, onun yerleştirdiği Türk milliyetçiliği ülküsünü silmeye yok etmeye çalışanlara karşı, en sert şekilde haykıran Türkçülüğün teorisyeni, fikir babası Hüseyin Nihal ATSIZIN önderliğinde başlatılan Türk Milletinin kutlu savaşının günüdür.

Yaşadığımız yüzyılda ise küreselleşme sürecinde dünyanın birçok yerinde milleti millet yapan değerlerin, ABD ve batılı emperyalist ülkelerce yok edilmeye çalışıldığına, ülkemizde Anayasa’dan mevcut Türk kelimesinin, kurum adlarının başında yer alan kısaca devletimizi Türkiye Cumhuriyetini temsil eden T.C ‘NİN kaldırılması girişimlerine de, tanık olduk. Mülteci akınlarına kapı açarak, doğru dürüst kontrol elemeden geçirilmeden kolayca vatandaş yaparak ülkenin etnik demografik kültürel sosyal ekonomik yapının bozulmasına da, mültecilere her türlü devlet imkanı sunulurken, kendi vatandaşı işçisi memuru emeklisi çalışanının birçok haklardan mağdur edilip, yaşam standardının açlık yoksulluk sınırının altında inim inim ezildiğine de tanık olduk

Türk Milleti sevdalıları tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türk Milletinin özünden gelen kendine has değerlerin asla kaybolmasına müsaade etmeyecektir.

Türklük bayrağını yaşadıkları dönemde devamlı gökte dalgalandırmayı kendilerine hayat felsefesi edinmiş, fikirlerini kendilerinden sonrada yürütecek genç Türkçüleri yetiştirmiş, başta Türkçülüğün fikir babası Hüseyin Nihal ATSIZ olmak üzere, Alparslan TÜRKEŞ, Orhan Şaik GÖKYAY, Necdet SANCAR, Fethi TEVETOĞLU, Zeki Velidi TOGAN, Muzaffer ERİŞ, İsmet TÜMTÜRK. Mehmet ORHUN… ( Rahmetli Mehmet ORHUN Amcayı tanıma fırsatım oldu, onunla sohbetlerimizde o dönemi yaşamış biri olarak, geçmiş o dönemi bizzat kendi ağzından dinledim. Atsız ile Türkeş’in yollarının ayrılması ve birçok konuda onun değerli anlatımı halen hafızamda kayıtlı arşivimdedir) .Ve daha birçok Türk milliyetçisini bir kez daha rahmetle, şükranla anıyorum.

Türk Milleti Sevdalıları için;

3 Mayıs Türkçülük Günü ( Bayramı )

Özüne ( TÜRKLÜĞÜNE) Yeniden Dönme Günü Kutlu Olsun..

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.