İkiz plaka ikiz araba duydum da ikiz tapu olayını ilk defa öğrenmiş oldum. Demek ki öğrenmenin yaşı yokmuş.
Üç kağıtçılar, dolandırıcılar var oldukça bizlerde onlar sayesinde bir takım terimleri öğrenmiş olacağız.
Evet, ikiz tapu olayını şimdi birlikte irdeleyelim.
Antalya’nın en merkezi en bakir bölgelerinden biri olan Duraliler, ve buradan kopan Ünsal ve Avni Tolunay mahalleleri ikiz tapu yordamıyla klonlanarak çoğaştılmış.
Şimdi mühür kimdeyse sultan odur mantığıyla hareket eden bir takım uyanıklar kilometrelerce uzaklarda ki yayla tapularını Antalya’nın merkezine monte etmişler.
Tabi bı olay tek başına elinde mühürle dolaşanlar tarafından yapılabilecek bir konu değil.
Belirlenen bilirkişiler, ölçüm yapan kadastrocular el ele verip bu işi nasıl çözebiliriz yani devleti nasıl soyarız yoluna girmişler.
Tabi muhtar, aza, bilir kişi, araziyi üzerine geçirecek şahıslar ve devletin atadığı kadastrocu ele ele verip atomu nasıl parçalayacağız diye kafa yormamışlar.
Hep birlikte bakir yüzlerce dönüm araziyi hep birlikte nasıl parçalayıp bir birlerinin üzerine geçirebileceğinin hesabını yapmışlar.
Devleti temsil eden devletin atadığı uyanık kadastrocu, yayladan getirilen tapuları kent merkezine ilmek ilmek işlemiş.
Kendisine sorduğum kadastrocu şahış olayın üzerinden yılların geçtiğini tapunun sahte olup olmadığını bilemeyeceğini anlatarak işin içinden yırtamaya çalıştı.
Aslında başka yerin tapusunu başka bir yere işleyen kadastrocunun söylediği gibi değil aslında. Klonlayarak ikiz arsa haline gelen tapunun üzerinde aslında başka bir yerin tapusu olduğu resmen yazıyor.
Ölçüm yapan kadastrocuya göre eline tutuşturulan tapuda ada parsel bulunmadığı mesela küçük dereye sınır, diğer ucu patika yola sınır şeklinde ölçüm yeri yazdığı ve bunu bu şekilde uygulayarak ölçüm yapıp yeni yerin ada parselini belirlediğini iddia ediyor.
Zaten bir sahte alan belirledikten sonra diğer alanları tek tek belirleyip, başkalarını yüzlerce dönüm arazi sahibi yaparsın.
Hem devletten aylık hemde devletin gücünü kullanıp haksız kazanç elde edersen bunun adı yolsuzluk olur.
Söylediğim gibi yayladan yani yüz kilometre öteden getirilen tapular şehir merkezine getirilerek yüzlerce dönüm sahte arazi oluşturuluyor.
Yani devlet milyarlarca lira para kaybediyor.
Millet bir karış toprak için ömrünü çürütürken uyanıklar yaylarında ki tapulu arazilerinin üzerinden şehir merkezinde de aynı oranda sahte evrakla aynı oranda arazi sahibi oluyor.
Elinde mühür bulunan muhtar, bilir kişiler, sahte imzalar ve kadastrocu el ele verip arazileri yağmalamış. Yani bu el ele verenleri el ele ne yazık ki cezaevine göndermek gerekir.
Herkesin gördüğü bildiği bu yolsuzluğu ne hikmetse devlet görmemiş, görememiş ya da görmek istememiş…
Bakalım bu saatten sonra kim görecek kim görmezden gelecek hep birlikte göreceğiz…