Bilindiği üzere geçtiğimiz pazartesi buradan, “Hastanemizi ne yapacaksınız” başlığı altında bir yazı yazmış, eski SSK bugünkü Atatürk Devlet Hastanesi’nin akıbetini sormuştum.
Emin olun o kadar çok olumlu tepki aldım ki.,
Beni 30-35 yıl öncelerine götürdü.
Ahde vefa o SSK hastanesinin dibine kurulan Çarşamba pazarında satılmıyor.
Hele hele Gross Marketlerde hiç olmaz.
Ve bendeniz bugün ilk günkü gibi hala dimdik ayaktaysam bunu gerek dost, gerek doktorlarım ne bileyim spor camiasından, esnaf arkadaşlara kadar. Hatta ve hatta en yakınımdan uzağına akrabalarımla olan diyaloglarım dahil vefalılığım hep ön planda olmuş, olmaya da devam edecektir.
Zira karakter meselesi.
Dedim ya “Çok olumlu tepki aldım” diye.
Peki ya ben de “Dün dünde kaldı cancağızım” deyip geçseydim doğrusunu mu yapmış olurdum ki?
Efendim yazım çıktığı gün hiç aklıma dahi gelmeyecek ağabeylerim, kardeşlerim, siyasiler ne bileyim bir sürü tanıdık tebrik mesajları attı, telefon açıp kutlayıp konu ile ilgili fikir yürütenler de.
Misal.
Yazım için ilk kutlayan Memurevleri Muhtarı kıymetli eniştem Muhammed Bıcıoğlu oldu ve “Tebrikler kayınço. Garibanın sesi olmuşsun” dedi.
Misal.
Bir zamanlar CHP Gurup Sözcülüğünü yapan Avukat Fahrettin Köken abim, “Vedat, eleştiriye katılıyorum. Ancak AKP vekillerinin, hatta bakanların hiçbir yetkisinin bulunmadığı da bilinen bir gerçektir. Tek yetkili ve sorumlu reistir. Bu böyle biline. Selamlar” diye mesaj atmış.
Bir başka misal.
Bir zamanlar söz konusu hastanede Üroloji Uzmanlığı yapmış, Başhekim Yardımcılığı görevinde bulunmuş, Antalya özel Yaşam Hastanesi Başhekimi kıymetli kardeşim Rıza Baysal Watsaptan yazmış. Demiş ki, “Sevgili Vedat, müthiş bir saptama ve hemşeri duyarlılığı. Gazeteci refleksi ile açılmış bir konu. Saptamalarının tümüne katılıyorum. Zamanının en büyük hastanesi olan bu değeri nasıl şehre kazandırma konusunu yetkililer çözemiyor. Aslında yazında belirttiğin yeşil alanı korunmuş, geniş poliklinik hizmeti verebilen, büyük hastanelere entegre butik bir hastane şehrimize önemli katkılarda bulunacaktır. Kardeşim seni izliyorum, başarılar dilerim. Duygularımı belirtmek istedim.”
Duygulanmamak, yazıma verilen desteklerle gururlanmamak mümkün mü?
Doğru yapılan her iş, kamuoyundan sonuna kadar destek görür.
Günü kurtarmaya çalışan menfaatçi kesim hariç.
Tabi ki nankörler de.
Ve aynı gün biz Memurevleri Muhtarı eniştem Muhammed Bıcıoğlu’nun ofisinde kahvaltıdayız. Önce eski Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Doktor Bekir Kumbul elinde simitle geldi. Ardından da CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı.
Kumbul geldi yanıma, “Yazınla beni yıllar evveline götürdün. Gel len deli oğlan seni bi öpeceğim” deyip sarıldık.
Ki buradan Cavit Arı vekilime ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Antalya eski SSK bugünkü Atatürk Devlet Hastanesi için gece gündüz çalışan ne yazık ki tek Milletvekilimizdir kendisi. Söz konusu hastane için dün il başkanı iken sadece güzel ve süslü püslü kelimeler kullanıp milletvekili olup Ankara’nın yolun tutanlar gibi ( o kendisini iyi bilir) unutan birisi olmamıştır Cavit Arı vekilim. Kendisine Antalyalılar adına milyonlarca kez teşekkür ediyorum.
Ve kahvaltımızdaki sohbetimizin ana konusu SSK hastanesinin akıbeti ve tabi ki gündemden ilk günden bu yana düşmeyen Mesut Kocagöz’ün durumu da.,
Bekir Kumbul ağabeyin sözü bana onurların en büyüğünü yaşattı desem abartmamış olurum.
Dedi ki o an, “Bu deli oğlanla ben uzun süre Antalyaspor’da birlikte çalıştık. Kendisinin siyaseti yoktur sadece gazetecidir. Ama bunda bir Menderes Türel sevdası vardır ki ona da kimse bir şey diyemez.”
Bu memleket için bir tane çivi çakana sevdalıyız biz Bekir ağabey.
Sökenler ya da çakmakla yükümlü olup çakmaktan aciz olanlara da düşman.