Bu ülkede yaşayan her canlının en güzel ortam, en güzel imkan ve bir o kadar da güzellikler içerisinde yaşam sürmesi en doğal hakkı.
Yanılıyor muyum?
Misal hayvan dostlarımız.
Kimisi cansiperhane onları sahiplenmekten yola çıkıp herkese hayvan dostluğunu anlatmaktan bıkmaz.
Kimisi de aksine, “Ne zaman gereği yapılacak bu sokak hayvanlarına” çığırtkanlığında bulunur.
Nasıl insan hakları varsa tabii ki hayvan hakları da olmalı ve var da.
Ama kendisini doğuran veya doğurtan, insan içerisine salıp vatana millete birer yararlı birey olmaları için ne gerekiyorsa yapılan, ne var ki hayvanların sadakatinin yanından dahi geçemeyecek karakterdeki insancıklar da aramızda dolaşmıyorlar mı?
Hangi birisini anlatalım ki?
Konumuza canlılardan başlayıp hayvan dostlarımızı bile kattık ya olaya, en son haberlere düşün konulardan birisi de Beldibi’ndeki yaşananlar.
Efendim, Kemer’in Beldibi Mahallesi’nde halkın denizden yararlandığı tek yer olan Atatürk Parkı’na karavan yapma girişimi büyük tepki çekmiş.
Haberde öyle diyor. Yani halkın tek denize girebileceği yere karavan yapımı olayı.
Beldibi sakinleri, “Beldibi Atatürk Parkı’na karavan kampı yapılmamalı, halkın kullanımına devam etmeli” konulu bir basın açıklaması yapıp, karavan parkını yapmaya çalışan Turizm Bakanlığını da proteste etmiş.
Basın açıklamasına Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, çoğunluğu kadın olan Beldibi, Kemer ve Çamyuvalılar ile esnaf, siyasi parti temsilcileri ve Belediye Meclis üyeleri de katılmış.
Eskiden orman alanı olan park, 1995 yılında Turizm Bakanlığı’na devredilmiş ve ilk yanlış da o zaman yapılmış.
Kim diyor?
Ben demiyorum o protesto günü milletin yanında bulunan A Platformu Sözcüsü Hediye Gündüz söylüyor.
A Platformu nedir biliyorsam namerdim. Bilmek de zorunda değilim ama umarım bir resmiyeti vardır ve sözcülüğü de manalıdır.
Şimdi buradan Hediye’yi tartışmaya açacak değilim. Ama ne hikmetse yıllardır sus pus olan bizim Hediye Gündüz sahne almış dolayısıyla benim de dikkatlerimden kaçmadı.
Protesto gösterilerine Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu da katılmış. Başkan Topaloğlu, “Karavan kampı için bilgi aldım. Parkta 20 karavanlık yer ayrılmış. Ama size söz veriyorum konuyu Turizm Bakanı ile görüşeceğim. Görüşmenin sonunda da bu karavan parkı inşaatını durduracağım” demiş.
Öncelikle halkın olduğu yerde biz gazeteciler fazla fazla varızdır.
Gazeteciliğin gereğidir olmak.
Ama bir de diğer yüzden bakmak zorundayız. Zira oraya yapılması planlanan şey yine halkın kullanacağı 15-20 karavanlık bir mekan. Ve “Peki bu ne olacak” demezsek, gazeteciliğimiz nerede kalmış olacak?
Oraya yapılması planlanan bir mekanı kabullenmemek herkesin en doğal hakkı olduğu kadar, “Ben karavanımı nereye park yapıp deniz, güneş ve tatilimden yararlanabileceğim” demek de milyon kez hak.
O nedenledir ki, ortada bir doğa katliamı, peşkeş ne bileyim sahil bandını yok etme gibi girişim var mı?
Yoksa söylenecek söz de bence olamaz.
Başkan Necati Topaloğlu Turizm Bakanlığı yetkilileriyle görüşme sözü vermiş.
Topaloğlu söz verdiyse tutar. Tutar da, görüşülecek de ne olacak. Oraya karavan parkı ihtiyacı olmasa bakanlığın sokağa atılacak parası mı vardı da çalışmalara başlandı?
Diyelim ki Başkan Topaloğlu’na Turizm Bakanlığı, “Sen karışma bu işe. Yapılan çalışmalar vatandaşlar yararına” dedi.
“Hayır. Bu coğrafyanın sahibi başkan olarak benim. Millet de protesto etti yapmanızı istemiyor, yaptırmıyorum” mu diye diklenecek Allah aşkına?
O zaman, sayın Topaloğlu’nun “karavan parkı inşaatını durduracağım” diye kestirip atması normal mi değil mi?
Bence ikincisi.
Yani normal değil.
Varsa bir talan. Turizm alanına çökme ne bileyim peşkeş hep birlikte cansiperhane karşı koyalım.
Karavancı milletinin suçu ne?
Buldukları yerlere araçlarını stop etsinler. Gözlerine kestirdikleri çalı arkalarına tuvaletlerini yapsınlar.
Gece-gündüz demeyip açsınlar son sen müzik volümlerini keyif yapsınlar.
Sen de uyu uyuyabilirsen evinde.
İyot kokusu almaya çalış sahiden alabilirsen.