Merak ediyorum da, Kepez Belediye Başkanlığına seçilip, mazbatasını alıp, daha makam koltuğunun durumu hakkında bilgi sahibi bile olamadan kendisini cezaevinde bulan Mesut Kocagöz’ün durumunu takip etmeyen var mıdır ki?
Bu sözüm sadece Antalya’ya değil tabi ki.
Bana göre tüm Türkiye’nin bizzat gündeminde.
Geçen hafta Fethiye yağlı güreşleri için Beşkaza’ya gittim. Bizim köyün gedikli emeklisi Yunus aga bile beni görür görmez, “Başkanın durumu nedir” sorusunu patlattı.
“Gidişatı takip etmekle kalıyoruz” deyip geçtim.
Geçtim de, konu hukuk konusu. Dolayısıyla bu durumu doğal olarak hukukçuyla birlikte takip etmeye gayret göstermemiz de en doğru yol olsa gerek.
İlk günden bu yana Avukat ki kendisi yıllarca bizim gazetenin de avukatıdır, hemen hemen her sabah, “Var mı bir gelişme abi” diye mesaj atar sorarım.
Geçenlerde yine böyle bir mesaj attım, Watsaptan yazdı.
“Sarısu teleferiğinin yapım aşamasındaki teknik eksiklikler ve hatalı uygulamaların meydana gelen kazada etkin olduğu, taşıyıcı direklerin inşaatında inşaat mühendisi bulunmadığı, bakımdan sorumlu Mega Town şirketinin bakım ve operasyondan sorumlu elemanının ilk okul mezunu, teknik yeterliliği olmayan ve hizmet kursu almamış bir kişi olduğu bilirkişi raporunda ortaya konmuştur. Kendisine hiç bir kusur atfedilmeyen Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz CMK.103/2 maddesi gereği Soruşturma Savcısı tarafından re’sen derhal serbest bırakılmalı, kazanın oluşumunda etkisi olan dönemin sorumluları hakkında soruşturma genişletilmelidir. Hakkaniyet ve Adalette eşitlik prensibi bunu gerektirir” cevabı vermişti.
Hiç kimse kusura bakmasın da, “Bu acı gerçekler görülmüyor mu” demekten kendimi alamadı.
Hatta, “Tüm Türkiye’nin gündemin ilk konusu durumundaki olayda böylesine ciddi gelişmelerin görmemezlikten gelinmesi mümkün mü” demedim de değil.
Zira emin olun her gün Avukat’a-ki hiç yapmadığım bir şeyi yapıp o hukukçumun adını vermeyeceğim, benim yaptığım gibi bana da her gün bıkıp usanmak bilmeden, var mı bir gelişme” diye soran o kadar çok ki. Hatta, “Abi bugün başka bir konuyu yazmıştın. Hayırdır” diyenlere kadar.
Sanki hep aynı olayı yazacağım diye gazetecilik garantisi vermişim gibi.
Her neyse.
Önceki gün sabah yine aynını yazıp sordum hukukçu abimize.
“Savcı iddianamede hem TCK 85/2 (Bir kişinin ölümü ile birden fazla kişinin taksirle yaralanmasına sebebiyet verenler 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar) hem TCK 180. (Taksirle trafik güvenliğini tehlikeye sokanlara 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir) maddesinden cezalandırma istemiş.
Taksirle trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçu Tehlike Suçudur.
TCK 85/2.maddedeki”Bir kişinin ölümü, birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verme” suçu Netice Suçudur.
Tehlike suçları Netice Suçları ile birlikte aynı eyleme bağlı olarak değerlendirilemez.
Netice suçunun meydana geldiği olayda ayrıca Tehlike suçundan cezalandırılma. istenemez
Tıpkı bir insanı öldürmenin ayrıca bir kişinin vücut bütünlüğünü bozmak suçundan cezalandırılamayacağı gibi
Bu nedenle Ağır Ceza Mahkemesinin iddianameyi bu yanlışı gidermek üzere Savcıya iade yetkisi bulunmaktadır
Nitekim henüz iddianame kabul edilmemiştir
Mahkeme iddianameyi iade ederken, Mesut Kocagöz’ün tutukluluk halinin ölçülülük ilkesine göre ağır bir yaptırım olduğuna ve tutukluluktan beklenen amacın kişi özgürlüğünün hayati değeri ve Mesut Bey’in sosyal statüsü göz önüne alındığında adli kontrol tedbirinin yeterli olacağı kanaatiyle tutukluluk halinin kaldırılmasına ve yargılamanın tutuksuz yapılmasına karar verebilir. Benim kanaatim bu yöndedir” diyordu.
Yazılanları hem okuyor hem de kafamda yorum yaparak söylenenlere mantıklı yaklaşmaya çalışıyorum da.,
Benim kafamda şekillenen konu ile ilgili sonuç ne biliyor musunuz?
Nereden bileceksiniz?
Bu iş bence ilk mahkemede ortaya çıkar. O mahkemeye kadar da ben sorduğumla kalırım. Ama okurlarımla birlikte herkese sabır dilerim.