Sevgili okurlarım!
Yüce Önder ATATÜRK’ÜN gençliğe emanet ettiği Cumhuriyetimizi, kuruluşunun 101.yıldönümünde tüm yurtta, dış konsolosluklarımızda elçiliklerimizde temsilciliklerimizde törenlerle, coşkuyla, bu yıl önemi daha çok kavrayarak kutlayacağız.
Geçen yıl 100. Yıldönümü maalesef çeşitli bahanelerle istenildiği coşkuda kutlanılmadı.
Ben bugün sizlere 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyeti, Atatürk’ün 20 Ekim 1927 tarihinde Nutuk’un sonunda “Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uygarlığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.” Sözlerinin bugünün Türkiye’sinde çok önemli anlamlar ifade ettiğinden kısaca bahsedeceğim.
Yüce Önder ATATÜRK, Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde İmparatorluğun çöküşünde , dışardan dış güçlerle, içerde iç hainlerle yıkılma sürecini çok iyi tahlil etmiş, çok uluslu, ümmet –devlet yapısının geldiği son noktayı görerek, halkımıza önderlik yaparak ulusça verilmiş olan milli kurtuluş savaşı mücadelesinden sonra, vatan toprağının her bir parçası şehit kanıyla sulandıktan zafere ulaşıldıktan sonra Anadolu’yu kendine yüzyıllardır yurt etmiş, milletimize en uygun idare şeklinin CUMHURİYET olduğunu tespit ederek, 29 Ekim 1923’te devletimizin yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğunu ilan etmişti.
Atatürk , Cumhuriyetimizin de geleceğini çok değer verdiği Türk Gençliğine bırakarak, Türk Gençliğine yaptığı konuşmasında “Ey Türk Gençliği !” Diye başlayan hitabesinde, o günden, bugünleri geleceği görerek, Türk Milleti üzerinde doğabilecek, oluşabilecek tehlikeler karşısında, Türk Gençliğini uyarmıştı.
Gençliğe hitabesinde, Türk Milletinin iç ve dış düşmanlarını çok iyi tahlil ederek;
“ Bağımsızlık ve cumhuriyetine göz koyacak düşmanlar, bütün yeryüzünde benzeri görülmemiş bir galibiyete erişebilirler. Zorla ve yanıltma ile ulu yurdun bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi doğrudan ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, ülkenin içinde yönetimin başında bulunanlar aymazlık, sapkınlık ve üstelik aldatma içinde de bulunabilirler. Üstelik yönetimin başındakiler, kişisel çıkarlarını ülkeyi ele geçirenlerin siyasi amaçlarıyla birleştirebilirler. Ulus yoksulluk içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir. “ Diyerek, Cumhuriyeti emanet ettiği TÜRK GENÇLİĞİ’NİN düşeceği zort şartlarda yılmayarak mücadele vermesi gerektiğini; Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve koşullar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Gereksinim duyduğun güç damarlarındaki soylu kanda bulunmaktadır! Sözleriyle çok güzel vurgulamış, Türk Gençliğine hedef göstererek ışık olmuştur.
Atatürk’ün düşüncelerini çok iyi özümseyerek, bugünün Türkiye’sinde Türkiye’nin geleceği konusunda oynanmaya çalışılacak senaryolar karşısında dim dik ayakta durarak, CUMHURİYETE ATATÜRK İLKE ve İNKİLAPLARINA, sahip çıkmalı, her yıl daha anlamlı Cumhuriyet Bayramlarını kutlamalı, milli bayramlarımızın önemini çocuklarımıza gençlerimize her zaman anlatmalı, Atatürk tarafından GENÇLİĞE EMANET EDİLEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ şehit kanı ile suladığımız bu vatan topraklarında ilelebet yaşatmalıyız. Bu düşünceler her zaman sağ duyulu vatanını devletini seven vatandaşlarımızın birinci önceliği olmalıdır.
Ama maalesef günümüzde terörün kökü kazındı denilirken birden gündem yaratılarak 40 bin kişinin katilini Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu TBMM de onun konuşmasını, ona umut hakkı tanınmasını isteyenler çıkabiliyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde Devlet terör odaklarıyla masaya oturmaz, onları muhatap kabul etmez.
Ülkemizde herkes eşit haklara sahip, hiçbir kimsenin etnik kültürel geçmişine kökenine bakılmıyor. Her yurttaş istediği yere gelebiliyor. Yasa kanunlarımızla herkese eşit davranılıyor.
Bugün Türkiye’de insanlarımızda mutsuzluk var. Ülkemizde can mal güvenliği sorunu var. Hastanelerde bebeklerimiz öldürülüyor, Çocuklarımıza kadınlarımıza cinsel istismar uygulanıyor. Ekonomik yönden büyük sıkıntılar var. Enflasyon halen istenilen rakamlara indirilemedi. Çalışanın, emeklinin esnafın köylünün çiftçinin öğrencinin her kesimde insanlarımızın sıkıntıları var. Gençlerde işsizlik oranı oldukça yüksek. Üniversiteyi bitirmiş işsiz binlerce genç var. Gençlerde umut iyice kayboldu. Gençlerde, meslek sahibi olanlarda ekonomik sıkıntılardan, çareyi yurt dışına gitmekte buluyor. Uygulanan yanlış ekonomik kararlarla Türk lirası çok değer kaybetti. Daha dün paramız karşısında değeri oldukça düşük olan ülkelerin paraları TL karşısında bugün değerli hale geldi. Bugün hepimiz televizyonlarda seyrediyoruz, Bulgar, Gürcü vatandaşlar sınırlarda , değeri düşen TL karşısında değer kazanan paraları ile yüklü alışveriş harcamalar yaparak ülkelerine dönüyorlar.
Ülkemizde birçok yerden gelen mülteciler büyük sıkıntı yaratıyor. Afganlı, Suriyeli, Lübnanlı, Afrikalı, her yerden mülteci geliyor. Ekonomimize maalesef bu mülteciler oldukça yük getirdi. Bu yükü her Türk vatandaşı çekiyor. Mülteciler sorunu çözülmedikçe, ülkemiz etnik kültürel ekonomik sorunlardan asla kurtulamaz. Ülkemiz dünyanın en çok mülteci barındıran ülke konumundan bir an önce kurtulmalıdır.
Bir araştırma kurumunun raporuna göre , Finlandiya, yedinci yıl üst üste dünyanın en mutlu ülkesi oldu. Finlandiya’da, güçlü refah toplum, devlet yetkililerine güven, düşük yolsuzluk seviyeleri ve ücretsiz sağlık ve eğitim sistemiyle ön plana çıkıyor. Finlandiya’daki Helsinki Üniversitesi’nde mutluluk araştırmacısı olan Jennifer De Paola , “Finlilerin doğayla olan yakın bağlarının ve sağlıklı iş-yaşam dengelerinin yaşam memnuniyetlerine önemli katkılarda bulunduğunu” söylüyor.
Halkın mutluluk düzeyi en yüksek ülkeler mülteci kabul etmiyor. Etnik, kültürel, sosyal, ekonomik yapılarını bozmuyorlar. Halkı devletine yönetenlerine güveniyor, devlette halkına güveniyor, milli gelirini halkına eşit şekilde dağıtıyor. İnsanların bireysel haklarını sosyal, can mal-mülk gelecek güvencelerini en iyi şekilde sağlıyor. Bu ülkelerde, soyguncu, rüşvetçi, kaçakçı, talancı, rantiyeci, köşe dönmeci, insanlar yok. İnsanlarda birilerini devlet kurumlarını nasıl dolandırırım servetime servet katarım düşüncesi yok. İnsanlar önce birbirine, sonra bağlı olduğu devletine, devletin kurumlarına güvenerek refah içinde yaşıyor. Böyle olunca elbette mutluluk indeksi bu ülkelerde yüksek olur. İnsanlar mutlu yaşar, mutlu şekilde gezer, tozar, hayatını mutlu şekilde doya doya refah içinde yaşamış şekilde tamamlar.
Cumhuriyetin 101. Yılını kutladığımız ülkemiz ise maalesef dünya ülkeler mutluluk indeks sıralamasında yine sonlarda. Ülke insanının % 60 ‘a yakını mutsuz, güvende değil. Gece sokağa çıkmaya korkuyor. Ülkemize gelen mültecilere güvenlik soruşturması yapılmıyor. Bu mülteciler içerisinde suç işlemiş, teröre bulaşmış insanlar çok. Ne yazık ki; Bu insanlarla aynı toplumda can güvenliği olmadan birlikte yaşıyoruz. Ülkemizde aldığı maaş ile geçinemeyen, ailesinin çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamayan yardıma muhtaç çok insan var. Sosyal yardımlar alan insanların oranı gün geçtikçe artıyor. Tv’larda seyrediyoruz, en ufak bir indirim için oluşan kuyrukları, belediyelerin açtığı kent lokantalarında karnını doyurmaya çalışan onca insanları görüyoruz. Maalesef ülkemiz insanına milli gelir eşit adaletli şekilde dağıtılmıyor. Yıllardır maliye vergi konusunda çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi
alınması uygulamasını bile devreye sokamadık. Ülkemizde o kadar eşitsiz, adaletsiz uygulamalar var ki, sırala sırala bitecek gibi değil.
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamalarının 101. Yıldönümünde dilerim ki;
Ülkem insanı TBMM ‘de 40 bin insanın katilinin yapmasını istedikleri konuşmayı görmez, şehitlerimizin ruhu sızlamaz, şehit ailelerimizin yanan yüreklerine tekrar bir acı daha yaşatılmaz, insanlarımız toplumda var olan soyguncu , talancı, rüşvetçi, hırsız, rantiyeci , ihanetçi insanları bünyesinde barındırmaz. Geleceğe güvenle bakabilmek için, bireysel hak hukuk adaleti, eşit gelir dağılımı huzur güven ortamını sağlayacak , ekonomik değerleri artırıcı , ülkeyi kalkındıracak, refah mutluluk indeksini yükseltecek yöneticileri başa getirerek aydınlık refah Türkiye’nin yeniden var olmasını sağlar
NİCE CUMHURİYET BAYRAMLARININ TÜRK ULUSUNCA KUTLANMASI, DİLEĞİYLE…
Hoşça kalın! Sağlıcakla kalın! Cumhuriyete sahip kalın!