Size bir masal anlatayım mı?
Masal mı yoksa uydurup adına “Masal konulan” mı emin olun ben de bilemiyorum.
Belki de insanların ibret almaları için bir dahi icadı.
Her neyse ney. Benim hoşuma gitmedi değil.
Efendim anlatım şöyle:
Ceviz kurdu girebileceği kadar delik açarak cevizin içerisine girer.
Cevizin içi insan beynine benzer, başlar onu yemeye.
Buraya kadarı normal.
Yedikçe şişmanlar.
Karnı büyür.
Yeterince yükünü tutup doyunca gitmek ister ama girdiği delikten çıkamaz.
Daha da kötü olanı içi yenilen ceviz de kurumuş ve sertleşmiştir, o deliği genişletmek artık imkansızdır.
Kurtçuk oturup bakar, delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır:
Zayıflamayı beklemek.
Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner.
Ve bir gün çıkar. Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz ceviz kalmıştır.
Kimi insanlardaki para ve mal-mülk hırsı da ceviz kurduna benzer.
O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur.
Geriye sadece, ömrünün sonbaharı ve belki de çeşitli hastalıklar, ilaçlar ve diyetler ile geçirmek zorunda kalacağı, koskoca bir kara kış kalmış olur.
Anlatımı okuyup da düşünmeyen var mı?
Ya hoşuna gitmeyen?
Eminim ki kendi çaplarında bu yazılanları kendi tanıdıkların için uyarlayıp, içinden “Bunu ona da gönderip keşke okumasını sağlayabilsem” diyenler bile olmuştur.
“Sen oldun mu” diyenleri duyar gibiyim de.,
Ben direkt adamım.
Ve en büyük özelliğim de düşündüğümü asla çekinmeden söyleyebilmek olduğunu bilmeyen kaldı mı ki 40 yıldır Antalya’da?
Para-mal-mülk örneklemeleri verilmiş de, geçmişi şöyle gözümün önünde canlandırdım en az 20’nin üzerinde arabam olmuştur ama hiç arabam olmadı!.
Abartmıyorum en az 3 hatta 4 motor eskitmişimdir hiç birisi benim değildi.
40 yıllık gazeteciyim” derim ya hep, gazetecilik mesleğim sayesinde kazandığımla 2 çocuk okutup büyütüp milletin hizmetine yetiştirdik. Arada bir de Gazeteciler Cemiyetinin kooperatifi ile sahip olduğumuz bir arsa vardı. Onu satıp oturduğumuz evi aldım ama benim evim de olmadı.
Arabalarımı, motorlarımı ve hatta dostum-arkadaşımın katkısıyla alabildiğim evi de 35 yıllık hayat arkadaşımın üzerine yaptım da ondan olmadılar arkadaş.
1984 yılında bir valizimle geldiğim Antalya’da hala bir valize sahibim o kadar. İşte size mal-mülk olayına benim verebileceğim cevap da, anlatımda olduğu gibi zaman su gibi akıp gidiyor.
Hatta gitti.
Ben para-mal-mülk hırsı olanı da gördüm, ahde vefanın ne anlama geldiğini zerre bilmeyenleri de.
Geçenlerde aynı konu ile ilgili Barış Barut hocamla sohbet ediyoruz. Ahde vefanın açılımı ile ilgili fikrimi sordu.
“Allaha inancı ve korkusu olmayıp, Ata sevgisi-saygısı olmayan bunun ne demek olduğunu asla bilemez. Bilmediği için de çocuklarına hatta torunlarına da öğretemez” cevabı verdim.
Ve ekledim.
“Bu tabir benim şahsi dünya görüşümdür” diye ekledim.
“Bir terim bu kadar kısa ve net anlatılabilinirdi” dedi bana.
Doğrusu bu değil mi?
Allah herkese o ceviz kurdundaki sabrı versin.
Tabi ki de en önemlisi sağlık ve sıhhat.
Yoksa bom boş bir dünya.