Türkiye’de hayat pahalılığı var mı yok mu?
Benim bu sorum ne A parti mensuplarına, ne de B.
Hatta yöneticilerine veya temsilcilerine hiç değil.
Bizzat vatandaşlara.
Bir dokunup, bin ah işiteceğimden adım gibi eminim de, bu pahalılık denen illet için politikacılar ne yapıyor, vatandaş nasıl davranışlar sergiliyor hiç düşünülmüş müdür?
Politikacılar yani siyasiler dedim de aklıma enflasyonla ilgili rahmetli Süleyman Demirel’in sözleri geldi.
Hakikaten yıllardır o sözler beynimin bir yerine yer etmiş durumda da, tam söylem konusunda Google’den yardım aldım.
Demiş ki, “’Türkiye’nin birinci sorunudur enflasyon. Hakikaten bugün, enflasyon dediğiniz halk günlük yaşar, halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Esas enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir.’
2024 Mayıs itibariyle benim ülkemde enflasyon kaçıncı sorundur?
Şu an geçim derdi var mıdır yok mudur?
Her şeye evet de siyasiler çare için nasıl bir adımlar atıyor, vatandaş kendi çapında ne yapıyor.
Bence işte en önemlisi bu sorunun cevabı.
Marketlerde fiyatlar almış başını gitmiş de, kontrol mekanizması çalışıyor mu, çalışmıyor mu?
Bence sonuncusu.
Yani çalışmakla yükümlü olanlar çalışmıyor. Çalıştırmakla görevli olanlar çalıştırmıyor.
Buraya kadar itirazı olan var mı?
Devlet SSK’ya zam yapıyor, karşılığında doğal olarak esnaf da ürününün üzerine zam ekleyip satıyor. Sonra da deniyor ki, “Zam yaptılar biz de fiyatları arttırdık.”
O fiyat artışını yapmak normal ve esnafın en doğal hakkı da, bunu yaparken siyaset yapması ebesi iştigal desem kaç kişi katılır bana?
30’lu yumurta 1 ay önce 110 lira civarındaydı.
Ne oldu da 67 TL ye düştü?
Neden düştü söyleyeyim mi…
Üreticinin ürettiği ürün marketçinin elinde şişti. Satmak için fiyatını indirmek zorunda kaldı.
Yani neymiş serbest piyasada, bir ürüne talep olmazsa, yani açlıktan öleceğini sanıp pandemi dönemindeki gibi ürünleri 3’er 5’er almazsak, ürünü elinde şişen marketler mecburen ürün boşa gitmesin diye fiyatı indirip satacak.
“Ülke de arz-talep oynaklığı yaratmayın, ihtiyacınız kadar alışveriş yapın” dediğimiz de bin bir türlü laf işittiğimiz olmadı mı?
Demek ki sorun serbest piyasadan dolayı değilmiş.
Bizler aç gözlülükle zam gelecek korkusuyla ürünlere hücum ettirilerek, fiyatları arttırmışız.
Çok değil sadece hafta sonları marketlere gitmesek. Ya da her zamanki gidişle değil de, el frenini çekili halde gitsek bu ülkede öyle şeyler değişir ki, bakın bakalım o marketçiler çareyi nerelerde arıyorlar.
Eskiden marketler arası indirim yarışı vardı.
Bir birleriyle resmen rekabet ediyorlar, semeresini de vatandaş görüyordu.
Son bir yıldır televizyon reklamlarındaki fiyat duyuruları dışında hiç görüyor musunuz o rekabet çekişmelerini.
Bir ay önce 100 TL ye kadar çıkan 30’lu yumurta yaz aylarına girilmeye başlandığı şu günlerde 55-60 TL’ye kadar gerilediyse hayat pahalılığında vatandaş olarak daha vermemiz gereken çok ders olduğu bir gerçektir.
Bu sadece küçük bir örnek. Büyüğü konusunda kararlıysak gelin marketler için ara sıra el frenini çekelim. Hiç yapamazsak frene pompalayarak basalım.
Ne dersiniz?
Yapabilir miyiz?