Erdoğan Kırmızıoğlu


“Yeni Yıla Girerken…”

Günler… Haftalar… Aylar… Yıllar…


Ne çabuk da geçiyor…

Daha dün gibi, “2019 yılına güle güle… 2020 yılına hoş geldin “ dediğimiz yılbaşı akşamı…

Geçen yılbaşı akşamından bugüne tam bir yıl geçti…

Bir yılı daha acı –tatlı,  üzüntülü-sevinçli, iyi- kötü günleriyle geride bırakıyoruz.

Bugün 2020 yılına elveda derken…2021 Yılına HOŞGELDİN diyeceğiz.

2020 yılında “ neler oldu? “,  “önemli olayları”  kısaca hafızalarımızda hatırlayalım. 2020 Yılında ülkemizde ve Dünyamızda tarihine adını yazdıracak birçok önemli olaylarda meydana geldi. Yangınlar, depremler, savaşlar, hastalıklar, ekonomik kültürel sosyal toplumsal olaylar, değerli insanların kayıpları… 2020'de yaşanan olaylar saymakla bitecek türden değil.

2020 Yılı sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için gerçekten çok zor bir yıl oldu . 2020 Yılına hiç şüphesiz koronovirüs damgasını vurdu. 2020 Yılı Koronovirüs’le anılacak.

Ve böylece bir yıl geçti…

Yıllın son gününe geldik…

2020 Yılı içinde hiç şüphesiz Türkiye’de, dünyada “Koronovirüs ”  virüse karşı ülkeler bazında verilen mücadele , aşı çalışmaları 2021 yılında da devam edecek.

2020 Yılında maalesef koronovirüs den can kayıpları,  İslam coğrafyasında sürekli kanın aktığı, kargaşaların görüldüğü yıl olarak tarihe geçti…

Türk Dünyasında 2020 Yılında da maalesef ata diyarı Doğu Türkistan’da, birçok tarihçinin asrın yecüc mecüc kavmi olarak nitelendirilen Çinlilerin baskı  zulmü, asimilasyon çalışmaları, Türk yurdu Kırım’da Rus işgalinden sonra Kırım Tatarları ve Ukrainlere yaşadığı yerlerde baskınlar , hukuksuz alıkoymalar , insan hakları ihlalleri baskılar devam etti. Ermeniler geçmişte olduğu gibi Dağlık Karabağı terk ederken Azeri halkın mal ve canlarına gasp eylemlerine  devam ettiler. Azerbaycan’ın Ermeni işgali altında Dağlık Karabağ’da Ermeni işgal ve zulmüne karşı verilen mücadele zaferle sonuçlandı.  Çok yakınımızda  Suriye ve Irak Türkmenleride, ülkelerinde rejim bunalımlarından  en çok etkilenen soydaşlarımız oldu. 2020 Yılı da, yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin idari mekanizmada yönetimde eski parlamenter sistem ile karşılaştırıldığı ,  irdelendiği,  eski sisteme dönülmenin sürekli konuşulduğu bir yıl idi. 2020 yılında da enflasyonun yeniden artması, Türk parasının yabancı paralara karşı değerinin düşmesi neticesinde maalesef ülkemizde ekonomiye güven azaldı,  bireysel haklar geriye gitti, umutlarımızın her geçen gün eridiği bir yıl oldu.

Biz bugün, tüm ülke genelinde, ülke insanının gelir düzeyinin alım gücünün düştüğü, gelir paylaşımında adaletsizliğin arttığı,  demokratik bireysel hak aramanın güçleştiği, hırsızlık yapanın arkasına düşüleceği yerde, hırsızı yakalayanın arkasına düşüldüğünün görüldüğü, milli manevi değerlerin itibarsızlaştığı, her alanda temel hak ve özgürlüklerin daha kötüye gittiği bir dönemde… Yeni yılı kutlamaya hazırlanıyoruz...

Yeni yılda, halkın beklentileri var.

Daha çok güven, daha çok şeffaflık, daha çok refah, daha çok  temel hak özgürlükler, daha çok herkese eşit dağıtılmış hukuk…

İnşallah ülkeyi yönetenler  tarafından alınacak yeni kararlar ile tüm bu sıkıntılar giderilir. Başta rüşvet-yolsuzlukların üzerine gidilir, tüyü yetmemiş yetimin hakkı korunur. Ülkede, yerinden oynayan taşlar, inşallah yeniden yerine daha sağlam kalıcı şekilde oturtulur.

Gelelim Yılbaşı Kutlamalarına;

Bu akşam, çoğu evlerde süslenmiş çam ağaçları olacak...

Sakın, çam ağaçlarını  bir Hristiyan geleneği olarak görmeyelim.

Yıllardır hepimizin zihninde yılbaşı kutlamalarının bir Hıristiyan geleneği olduğu kanısı yer aldı.

Yeni yılın girişi olarak kabul gören yılbaşı, asırlardır her kültürde farklı şekilde kutlanmış. Yılbaşı yaklaşık 10.000 yıllık süre gelen bir inanç. Ne zaman kutlanmaya başladı tam olarak bilinmiyor. Eski çağlarda yılbaşı Kış Dönümü olarak kutlanmış. Hıristiyanlık hangi tarihte nerede devreye girdi? Hz İsa aslında 6 Ocak´da doğmuştu, yani vaftiz edilmişti. Gerçek Noel 6 Ocak idi.1 Ocak kutlamalarına nasıl dönüştü, bu konular halen açıklanabilmiş değil.

Bu kutlamalarda kimi zamanda, özellikle İslami kesimce, “Hıristiyan kutlamalarıyla, halkımız Hıristiyanlaştırılıyor. Bu gelenek Türk-İslam değil, Hıristiyan geleneğidir “ propagandası yapıldı.

Hâlbuki ; Son zamanlarda Yılbaşı kutlamalarının hiç de Hıristiyan Geleneği olmadığı, Sümerolog Muazzez ÇIĞ’IN yaptığı araştırmalar neticesinde ortaya konuldu.

 Sayın Muazzez ÇIĞ’IN araştırmalarına göre;

“Hıristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramı,  aslında çok eski dönemlerde, Türklerin yeniden doğuş bayramı. Yılbaşı Kutlamasının eski bir Türk Geleneği olduğunu ve Hıristiyanların bunu Türklerden aldıklarını ortaya koyuyor. Türklerin kutladığı yeniden doğuş bayramında Akçam ağacı da var. Türkler bu Akçam ağacına hayat ağacı diyorlar.”

Eski çağlarda Türk inanışına göre ,

Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir Akçam ağacı bulunuyor.

Bu akçam ağacının tepesi, gökyüzünde oturan Tanrı ÜLGEN’İN sarayına kadar uzanıyor, bu uzanıştan dolayı da Akçam ağacına, hayat ağacı diyorlar.

Eski Türklere  göre , Tanrı ÜLGEN , insanların koruyucusu, o sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor.

Geçmişte ve günümüzde her zaman Türklerde yaşamlarında güneş çok önemli olmuş.

Eski Türklerin inançlarına göre,  gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta tarihinde gece gündüzle savaşıyor. Güneşli gün, uzun süren savaştan sonra geceyi yenerek zafer kazanıyor.

İşte, tam bu an;  Güneşin yeniden doğuşu, Türklerde bir yeni doğum olarak algılanıyor. Bayramın adı da, Nartugan, nar=güneş, tugan, dugan=doğan…

Yeniden doğan güneşle, astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. Verilen savaş sonunda, bu güneşin zaferini, yeniden doğuşunu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi diye Tanrı ÜLGEN’E e dualar ediyorlar.

 Duaları da Tanrıya ulaşsın diye Akçam ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak, Tanrıdan o yıl için dilekler diliyorlar…

İnanca göre de bu dilekler muhakkak her zaman yerine geliyormuş. Bu bayram içinde, önceden evler temizleniyormuş. Güzel giysiler giyiliyormuş.

Eski Türkler, o gün, Akçam Ağacının etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlarmış. Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlarmış. Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerlemeler. Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür yaşı uzarmış, o kişilere de uğur gelirmiş.

Muazzez İlmiye Çığ’ın bu araştırmaları Yılbaşı Kutlamasının eski bir Türk Geleneği olduğunu ve Batılı Hıristiyanların bu geleneği batıya yüzyıllar önce göç eden Proto Türklerden ( Ön Türkler)  bunu Türklerden aldıklarını ortaya koyuyor.

Ayrıca; Araştırmaya göre Akçam ağacı yalnız Orta Asyada yetişiyormuş. İsa’nın yaşadığı Ortadoğu, Filistin topraklarında yaşayanlar bu ağacı bilmezlermiş. O yüzden bu olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupaya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor.

Noel Ağacının, İsanın doğumu ile hiç ilgisi yok. Eski Türklerde bu Kutlama bir  “Doğum…” Güneşin yeniden doğuşu… İsa’nın yeniden doğuşu değil…

Elbette, her insan Yılbaşı Kutlamalarına istediği gibi hazırlanır.

Canı nasıl ister ise o şekilde de kutlayabilir… Veya hiç kutlamayabilir…

İstediğini düşünmekte, bu düşünceye göre davranış sergilemekte herkes özgür…

Bu yıl, gerek korono tedbirleri yasaklar, gerekse ekonomik sıkıntılardan dolayı cadde sokaklarda alışveriş merkezlerinde de tüketim manyaklığına, para harcama çılgınlığına tanık olmayacağız.

Ben ve benim gibi tasarruflu bir ortamda büyümüş aklı selim insanlarda, bu ortamda  biz nereye gidiyoruz? sorusuna kendince cevap bulmaya çalışacak...

Ama yine de  yılın son gününde, tüm olumsuzlukları bir kenara bırakalım, pozitif olalım, her şeyin güzel olacağını düşünelim...

Yılın son gününde, kötü, negatif düşünceleri, kini, nefreti, bir kenara bırakalım. İyi, yapıcı, pozitif düşünceleri, önce kendimize, sonra yakınlarımıza yayalım. Yakın dost, akraba, arkadaşlarımıza iyi temenniler içeren mesajlar çekelim. İnsanı, yaradan da ötürü hep sevelim. Ülkemizde ve tüm dünya da insancıl değer ve düşüncelerle insanca yaşayalım.

Ülkemizde ve tüm dünyada, savaşı, kan dökmeyi değil, BARIŞI EĞEMEN KILALIM. YURTTA SULH, DÜNYA DA SULH diyen Yüce Önder ATATÜRK’Ü, insanlık adına olumlu düşünceleri ile bir kez daha analım. Yeni yılda da, Atatürk düşmanlarının kirli emellerini hayata geçirmelerine asla izin vermeyelim.

Tüm okuyucularımın, köşe yazılarımı okuyan sevgili okuyucularımın, Türk halkının, Türk Dünyasının , İslam Aleminin, Tüm insanlığın, Yeni yılını en içten dileklerimle kutlar, sevdiklerinizle birlikte sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yıl geçirmeyi, insanlık adına iyi, güzel, doğru, ne varsa yapılmasını canı gönülden temenni ederim...

2021 yılının  her günü sizlere başarılar umutlar getirsin…

Sağlıcakla,  esen kalın!

Yeni Yılda, yeni umutlar... Yeni mutluluklar… Yeni başarılar…Sağlıklı Koronasız günler…

İYİ YILLAR…

 

Erdoğan KIRMIZIOĞLU

      Araştırmacı