Fatih Gürbüz


Vali dediğin yiyecek içecek gezecek

Hakikaten vali dediğin makama otur oturmaz yiyip içip gezecek. Hatta görev süresi içinde makamın verdiği tüm imkanları gücü kendine ve ailesine kullandıracak.


Bazen ailecek, bazen eşi arkadaşlarıyla, bazen misafirleriyle kentin elit restaurantları 7 Mehmet, Balıkçı İrfan, Clup Arma, Vahap ya da beş yıldızlı otellerinde keyif çatacak.

Burası Antalya tabiî ki buraya geldiyse tüm nimetlerinden hem kendisi hem de ailesi faydalanacak.

Göreve gelir gelmez, sadrazam edasıyla konağını hemen binlerce liralık tadilata sokabilmeli, yataklar özel eşyalar değiştirilmeli, hemen eşe bir koruma ekibi ve makam arabası tahsis ettirmeli, ardından çocukların egosuyla birlikte onlarada birer makam aracı koruma ekibi oluşturmalı.

Yani anlayacağınız devletin tüm imkanlarını elinde bulunduran valilik makamına oturan aile “Önce ben ve ailem sonra Antalya halkı” demeli.olmazsa olmazlardan birisi bu olmalı.

Antalya sokaklarında sanki Cumhurbaşkanı edasıyla koruma ordusu, çakarlı araçlarla tüm yollar açılmalı kesinlikle kırmızı ışıkta beklememeli. Çünkü o seçilmiş ve bu şehir için gönderilmiş bir vali özel insan.

Arabayla gitmekten sıkıldıysa bir ıslık çalıp, skorsky helikopteri bulunduğu yere indirip gideceği yere götürtmeli.

Devletin imkanlarıyla elini cebine atan o makamdaki görevlinin eşi bacak bacak üstüne atıp, “Valinin karısına bak yetim çocuklara bakıyor, yetim çocukları sevindiriyor” diye çevresine yüksek sesle duyuracak şekilde konuşmalı.

Devletin parasıyla ağalık rajonu kesmek sanırım böyle olmalı.

Hatta bulunduğun şehre özel kuaförünün masraflarını karşılayarak uçakla ayda bir iki defa başındaki iki tel saçın şeklini de verdirtmek çok önemli.

Tabi yazdıklarımın hiçbiri bu şehirde şuan görev yapan Antalya Valisi Ersin Yazıcı ile alakalı değil. Bu şehirde görev yapan birçok valiyi çok yakından tanıma fırsatım oldu. Ersin Yazıcı Valimizi de tanışmasak da (bu benim eksikliğim) yakından takip ediyorum.

Kendisininde affına sığınarak bildiğim ve duyduğum kamuoyuyla paylaşılması gereken konuları mesleğim gereği yazmak zorundayım.

Aslında göreve geldiğinde kendisinden hiç umutlu değildim. Tüm valiler gibi çıkar şu sorunu çözeceğiz bunu yapacağız der, milletin ağzına bir parmak bal çalar görevi süresi bittiğinde çeker gider diye düşünüyordum.

 Ersin Yazıcı, ile ilgili her gittiğim yerde hep olumlu konuşmalar gelmeye başlayınca mecburen kulak kabartmak zorunda kaldım. Makam aracıyla gidip geldiği yerlere devlete yük olmasın diye bazen eskort almaması, çok masraflı diye zırhlı aracı tercih etmemesi bile aslında çok önemli.

Vatandaş kırmızı ışıkta bekliyorsa, bizde kırmızıda bekleyip kurallara riayet edeceğiz, talimatını sürekli çalışanlarına dikte edip, vatandaşla aynı hakları kullanmaya çalışması örnek bir davranış.

Gece geç saatlerde  görevden dönerken ıssız kavşaklarda korumaların durmadan geçmesine  bile tepki gösteren bir valiye sahibiz. Korumaların güvenli bölge değil demesine, onun ise “vatandaşa kötü örnek olmamalıyız” tepkisinin çatışması ile karşılaşıyoruz.

Özel seyahatlerinde devlete yük olmasın diye koruma almaması, devletin arabasıyla özel işlerine gidiyorsa cebinden yakıt alması görülmeyen ince detaylar.

Valilik etrafındaki yani elmalı mahallesinde özellikle esnafla diyaloğu vali esnaf ilişkisinden çıkmış. Abi kardeş ilişkisine dönüşmüş. Bölge esnafının sevgisini kazanmış.

Bunlarda makam arabasında kasılmayla olmuyor. Makama gelmeden esnafı ziyaret edip selamlaşmakla samimiyetle oluyor.

Ha bu arada dışarda yemek yememeyi tercih eden, akşam ailesiyle başbaşa yemek yemeyi sevdiğide ayrı bir detay.

Çocuklarını devlet okuluna verip, özel cebinden verdiği servis araçlarıyla gönderiyor olması ise örnek bir davranış. Bilinmeyen ama özele giren bu konular için kendisinin affına sığınarak devam etmek istiyorum.

Bayan Yazıcı’nın en büyük zevki dışarıda bile cebinden aldığı yiyeceğin aynısını paket yaptırıp konutta görev yapan görevlilere ve polislere de yedirmesi.

Vali beyin maşını aldıktan sonra evin bütçesi için ayırdığı paranın bir kısmına her ay, börek çörek ve kek gibi yiyecekleri kendi elleriyle yapıp, uzak uygulama noktalarında görev yapan, polislere, jandarma karakollarına, özel harekatçı polislere, sağlıkçılara sırayla yedirmesi.

Kendi alın teri, helal parasıyla mutfaktan kısıp uzak bölgelerde çalışan memurlara bir anne şefkatiyle yaklaşması gerçekten takdire şayan. Hiç bunlara tanık olmadık ve yaşamadık.

Bayın Yazıcı, konuta gelen herkesin ismini hafızasına çok iyi yerleştirip unutmadığı gibi herkese ismiyle hitap ediyor.

Konutta çalışan personelin yemeğini ise dışarıdan yemelerini yasaklayıp, konutta vali Ersin Yazıcı ve çocukları için tencerede ne kaynıyor ise onlara da ikram ediyor. Hatta konutun yanında görev yapan taksi durağını da es geçmiyor, tatlı ve kek gibi paylarını onlarda alıyor.

Böyle güzel konuları yazmayalı uzun zaman olmuştu.

Şanslı polisler gibi bir gün hanımefendinin elinden bir dilim kek yemek bize de nasip olur diyelim.