Söz konusu olan, Antalya Pazarcılar Odası Başkanı Metin Bucak ile Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan ve Altıntaş Mahallesi’ndeki pazar yerinin üzerinin kapatılmasını öngören protokoldü.
Kulağa esnaf yararına bir hizmet gibi gelen bu protokolün uygulama süreci ise, şeffaflıktan uzak, kapalı devre yürütüldüğü iddialarıyla tam bir muammaya dönüştü.
Şeffaflık mı, Kapalı Kutu mu?
O dönem sorduğum sorular bugün de geçerliliğini koruyor: Pazar yerini kapatma gerekçesiyle esnaftan toplanan paralar nerede? Toplanan tutar ne kadar? Hangi esnaftan, hangi kritere göre bu ödeme talep edildi? En önemlisi, bu paralar Pazarcılar Odası’nın resmi muhasebe kayıtlarında mevcut mu? Altıntaş Pazar Yeri inşaatı için ne kadar bütçe harcandı, inşaat başladı mı?
Bu sorular, pazarcı esnafının büyük bir çoğunluğunun projeden habersiz olması gerçeğiyle birleşince, esnaf arasındaki tedirginlik ve kafa karışıklığı sadece artıyor. Bir oda başkanı, üyelerini doğrudan ilgilendiren böylesine büyük bir projeyi neden şeffaflıktan bu kadar uzak tutar?
Yat, Para Çantaları ve Muamma Zinciri
Ancak asıl büyük sessizlik, bu yazılardan sonra patlak veren “Lüks Yat Hikayesi” ile yaşandı. Gazeteci Dursun Gündoğdu’nun gündeme getirdiği, Metin Bucak'a ait olduğu iddia edilen bir yatta geçen ve içinde para çantalarının bulunduğu iddia edilen olaylar.
İşte bu iddialar karşısında Metin Bucak’ın suskunluğu, önceki soruların gölgesini bile aşan yeni bir şüphe zinciri yarattı.
Bucak, bu ağır iddiayı dile getiren Gündoğdu’ya doğrudan yanıt vermek yerine, başka bir medya kanalı üzerinden cevap verme yolunu seçti. Bu tuhaf kaçamak davranış, cevap vermekten çok, konuyu kamufle etme çabası olarak algılanıyor.
Diğer yandan Mehmet Talay’a verdiği cevaplarda eksik bıraktığı kritik noktalar, vatandaşın aklıyla oynamaya kalkmak olarak yorumlanacak nitelikte. Çünkü cevap, asıl soruları gizliyor. RM Bucak 1 isimli lüks yat kime aittir? Bu yat, Bucak ailesinden kimin adına kayıtlı ve hangi “değer” karşılığında alındı? Yatı veren kişi ile Altıntaş pazarı projesi arasında nasıl bir ilişki vardır?
Bir oda başkanının, üstelik hakkında şeffaflık, toplanan paralar ve yapılmayan hizmet iddiaları varken, bir anda lüks bir yata ve villaya erişmesi, basit bir tesadüf olarak geçiştirilemez.
Siyasi İrade Neden Harekete Geçmiyor?
Metin Bucak'ın yıllardır siyasi parti ve belediye başkanlarının nüfuzunu kullanarak kendini bir tür dokunulmazlık zırhı içine almaya çalıştığı bilinen bir gerçek. Hakkındaki onca şikâyet ve dava konusuna rağmen, hala elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor olması, sadece esnafın değil, devletin ilgili kurumlarının da sorgulanmasını gerektiriyor.
Şikayetler “yenip yutulmayan” cinsten iken, Bucak'ın hala pazar pazar dolaşarak sanal vaatlerle alan kazanmaya çalışması, ortalık yangın yerine dönmüşken kimsenin müdahalede bulunmaması, bu işin en zor ve en düşündürücü kısmıdır.
Mesele, bir oda başkanının zenginleşmesi değil; mesele, toplanan paralar, verilmeyen hizmetler ve şeffaflıktan uzak bir yönetim anlayışının, siyasi erkin gözleri önünde pervasızca devam etmesidir.
İlgili kurumlar ve siyasi irade, esnafın alın teriyle toplanan paraların ve ardında lüks bir yat hikayesinin olduğu bu muamma karşısında daha ne kadar sessiz kalacaktır?
