Fatih Gürbüz


Özhaseki’den Tütüncüye övgü…

Dokuma fabrikası kapatıldıktan sonra ucube bir şekilde kaderine terk edilmişti.


Bu park üzerinde bir dönem oyunlar oynandı ve oyun kurucular saf dışı bırakıldıktan sonra hayali para yerine hizmet olan bir ekip burada mini bir konsorsiyum kurduktan sonra hizmetlerine zamana yaydı.

Yaptığı hizmetlerle ve kentin arka bahçesi diye tabir edilen hatta işadamlarının “Arabamı Kepez’de bile yıkatmam” diyerek aşağıladığı bölgede hizmetler art arda gelip kimlik değiştikçe rant insanların gözlerini kamaştırmaya ağızlarının sularını akıtmaya başladı.

Antalya bölge olarak bu ülkenin en rantabıl bölgeleri arasında yer almaktadır. Kepez’in yıldızı parladıkça bu yıldızı parlatanlarda kaplarına sığmayınca ne yazık ki korku dağları sarmış olacak ki bu kenti eski kabından çıkartıp yeni bir şekle sokacağı düşünülen kişiler eleştiri yağmurlarına tutulmaya başlamış.

Kültür kenti olarak adı hiçbir şekilde anılmayan bu kentin tek bilinen özelliği yılda bir defa düzenlenen bittikten sonra adı her türlü şaibeye karışan Altınportakal Film Festivali ile tanınmaktadır.

Hatta kültürel bir faaliyet düzenleneceğinde düzenleyeceğiniz ne bir sanat merkezi ne de kültür salonu vardı. Otel lobilerinde otel localarından düzenlenen ve halkın büyük bir kesiminden kopuk etkinlikler ne yazık ki buralarda düzenlenmiş olurdu.

Hala da bazı belediyeler bizde bir kültür ve sanat merkezi kazandıralım diyerek bir tane bölgelerine kültür sanat merkezi yaparken, Kepez’de iki tane devasa büyüklükte Kültür ve sanat merkezi bölge halkının hizmetine sunuldu.

Tüm bunların yanı sıra Antalya’nın varoşları diye bilinen Kepez’in sor yıllarda kimliğinin çok hızlı değiştiğini yeni şekle büründüğünü görüyoruz.

Tüm bunlar yapılırken de, bölge halkının bu kentin yaşayanlarının yani sokağın dilinde hiçbir olumsuzluk duyulmuyor. Hatta sokakta vatandaşın dilinde değişen ve gelişen Kepez ve bunun mimarı Hakan Tütüncü’den övgülerle bahsediliyor.

Kendisi geleceğiyle ilgili ne düşünüyor bilmiyorum ama sokakta vatandaşın şimdiden yeni bir kimlik içerisine koyduğunu görüyor ve duyuyoruz.

Bölgesi olmayan ilçelerde bile vatandaşın dilinde olan Hakan Tütüncü geleceğin Büyükşehir Başkanı olarak ilan edilirken iddia ediyorum, hangi ilçeye gidip sorarsanız sorun bölge belediye başkanın adını eminim çoğunluğun bilmeyeceğini bu bölgelerde Hakan Tütüncü ismi daha fazla çıkacaktır.

Kabına sığmayan ve bölge de açılmadık yol, imar edilmedik sorunlu arazi bırakmayan Tütüncü’nün en önemli eserlerinden bir tanesi de kent kimliğini, tarihini ve ruhunu yansıttığı Dokuma alanı oldu.

Bu bölgeyi ilmek ilmek dokuyup kente kazandıran Tütüncü, Antalya halkının kent içinde rahat nefes alacağı nostalji yaşayacağı, buram buram tarihe tanıklık edeceği eserlerle tam bir gün gezseniz bile bitmeyecek bir esere imza attı.

Antalya’nın 25 yıllık hayalini gerçekleştirdiklerini belirterek Dokuma Park’ta bir açılış yaptılar. Bence kimse bu bölgeyi bu eserleri hayal bile edemiyordu.

Vatandaşın bu bölgeyi hayali eminim ki , “Dokuma alanını kime peşkeş çekecekler” fısıltısından başka bir düşüncesi yoktu.

Dokuma Park alanı şimdi buram buram Antalya ve nostalji kokarken, Bir zamanlar Antalya müzesinin açılışında, siyasiler, Kepez’in Mimarı Hakan Tütüncü’ye övgü dolu sözler sıraladılar.  Özhaseki, “Tarihi değerlerimize sahip çıkmalıyız. Belediye Başkanları olarak tarihi eserlerimize sahip çıkmamızın bizlerin görevi olduğunu asla unutmayacağız. Kendi medeniyetimize karşı bizim bir sorumluluğumuz var. İlçesine eserler bırakmak için çalışan Hakan Başkanımızdan Allah razı olsun. Bu şehrin geleceği aydınlıktır” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki ve bir toplantı için Antalya’da bulunan 200 AK Partili belediye başkanı, Bir Zamanlar Antalya Müzesi’nin Antalya’ya hayırlı olması dileklerinde bulunurken,  Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü ile Antalya’ya kazandırdığı hizmetinden dolayı gurur duyduğunu haykırdı.

Yani siyasi erk ne yiğidi öldürdü ne hakkını yedi. Aslında Kepez’i gezmeyi bırak, sadece park içindeki eserleri gezip yapılan o güzel çalışmaları derin bir nefes alarak izlemek bile bu bölgenin havasının bile nasıl değiştiğini gösteriyor.

Kimsenin dönüp bakmadığı bu bölgede Tütüncü elindeki kazmayla her vurduğu yeri altın değerinde önemli bir esere çevirdi.

Tek tek eserlerini ve çalışmalarını bu satırlara sığdıramayız ama Antalya’nın en kalabalık onlarca şehirden daha büyük bir nüfusuyla en fakir en itilmiş ilçesini en gözde ve yaşanabilir bölgeye çeviren Tütüncü’yü bu samimi çalışmalarından dolayı bizde kutluyoruz.

İyi ki varsın Hakan Tütüncü…