CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, İl Yöneticilerimiz, İlçe Başkanlarımız, Antalya Milletvekillerimiz Aliye Coşar, Cavit Arı, Aykut Kaya, Manavgat Belediye Başkanımız Dr. Nefi Kara, İl Kadın Kolları Başkanı Necla İnci Bayrak, Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk ve partililerimiz ile birlikte 2024-2025 Eğitim Öğretim yılının başlamasıyla AKP’nin eğitim politikaları hakkında İl Başkanlığımızda basın açıklaması düzenledik.
CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, AKP’nin eğitim politikaları hakkında açıklamalar da bulunarak; “22 yıllık AKP iktidarı genel olarak Cumhuriyetle ve onun ulusal egemenlik anlayışıyla savaş halinde geçmiştir. Laik ve bilimsel eğitimden giderek uzaklaşılmıştır. Yönetici kadrolar devletin çalışanı değil AKP’nin çalışanı haline getirilmiştir. Liyakatsiz kadrolaşma, mevzuat ve program değişiklikleri, protokol ve özel teşviklerle tarikatlarla ilişkili vakıf ve derneklerin eğitimin paydaşı yapılması bilimsel eğitimi bitirmiştir. Çocuğun ve gencin üstün yararını gözeten, nitelikli, laik, bilimsel, kamusal ve erişilebilir bir eğitim için mücadele etmeye, Cumhuriyet aydınlanmasından aldığımız ilhamla çalışmaya devam edeceğiz. Kimse umutsuzluğa kapılmasın Cumhuriyet Halk Partisi yapılan tüm bu tahribatları tamir edecek, halkımızla birlikte ülkemizi yeniden düzlüğe çıkaracaktır.” Diye konuştu.
CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, açıklamasında şunlara değindi; “Bugün okullarımızda 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk ders zili çaldı. Ne yazık ki ne okullarımız ne de AKP iktidarının eğitim sistemini getirdiği koşullar öğrencilerimizin, velilerimizin, öğretmenlerimizin, idarecilerimizin ve eğitim çalışanlarının heyecanlarını, isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılamaya hazır değildir. 22 yıllık AKP iktidarında eğitim sistemi bilerek ve isteyerek siyasallaştırılmış, iktidarın ideolojik hedefleri için araç haline getirilmiştir. Bu süreçte, var olan sorunlar çözülmek yerine, yenileri eklenmiştir. 22 yılda 9 Milli Eğitim Bakanı değişmiş, her gelen bakan bir önceki sistemi eleştirmiş kendi ortaya attığı fikirleri apar topar uygulamaya koymuştur. Çocuklarımızın geleceği AKP’nin elinde oyuncak edilmiştir. Bu yıl okul öncesi, 1., 5. ve 9. sınıf öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bir eğitim programı olmaktan öte iktidarın çağdışı eğitim manifestosu olma niteliğini taşıyan, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile döneme başlıyorlar. İhtiyaç analizi ve pilot çalışması yapılmamış, hazırlanma ve onaylanma süreci katılımcı ve şeffaf yürütülmemiş, tüm uzmanların karşı çıkmasına rağmen onaylanan bu modele karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak idari işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştayda dava açtık. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin vakti ve emeği AKP’nin siyasi hırsları nedeniyle daha fazla ziyan edilmeden bir an önce bilimsel eğitim uygulamalarına dönülmelidir.
Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi geçtiğimiz dönem meclise sunulmuş, partimizin milletvekillerinin gösterdiği başarılı muhalefet sonucunda görüşmeler Ekim ayına ertelenmiştir. Teklif öğretmenlik mesleğini düzenleyecek nitelikte değildir; okullarımızda öğretmen ihtiyacı devam etmektedir. MEB istatistiklerine göre dahi 48.700 öğretmen ihtiyacı bulunuyor. Oysa sendikaların belirlemelerine göre 200 binden fazla öğretmen açığı olduğu görülüyor. Acil olarak gerçek ihtiyaç kadar öğretmen ataması yapılmalıdır.
Okulların ve çevresinin temizliğinin ve güvenliğinin sağlanması sorumluluğu okullara, dolayısıyla okul-aile birliklerine, dolayısıyla da velilere bırakılmıştır. Okulların kadrolu bir güvenlik görevlisi yoktur. MEB tarafından sadece liselere bütçe gönderilmekte, ilk ve ortaokulların ise sadece elektrik, su ve ısınma giderleri karşılanmaktadır. Okullara yeteri kadar ödenek acil olarak aktarılmalı. Eğitimin mali yükü velilere yıkılmamalıdır.
Öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarının insanca yaşayabilecekleri özlük haklarına kavuşturulmaları gerekir. Öğretmenin ihtiyaçlarını karşılamayan bir iktidar nitelikli eğitime nasıl erişebilir? Üstelik eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere ödenmektedir. Oysa bu ödenek tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir.
22 yıllık AKP iktidarı çocuklarımıza okullarımızda bir öğün yemek verecek bütçeyi dahi ayırmamıştır. Ülke genelinde okul yemeği tüm öğrenciler için temel bir haktır. Okul yemeği programlarının eğitime eşit erişim sağlaması, özellikle dezavantajlı çocukların okula devamlılığını artırması, çocukların sağlığını güçlendirmesi, ailelerin üzerindeki maddi yükü azaltması gibi bu kadar çok faydası varken, her kademede çocuklarımıza en az bir öğün yemek verilmesi bir zorunluluktur. Bu önerimize bütçe yok diye karşı çıkanlar olacaktır. Ancak 2024 yılı Cumhurbaşkanlığına 5,4 milyar, İletişim Başkanlığına 4,1 milyar bütçe aktarılmıştır. Devleti yönetenler öncelikle kendi konfor alanlarından fedakarlık yapmalı ve çocuklarımızın hakkı olan öğle yemeği için bütçe ayarlamalıdır.
Asgari ücretle hayatını devam ettiren bir aile, ilkokula başlayan çocuğu için, bir aylık maaşından fazlasını, en düşük maaş alan memur ise maaşının yarıdan çoğunu okul masrafı olarak harcamak zorundadır. Tüm çocuklara eşit ve ücretsiz sunulması gereken nitelikli eğitim için devlet değil aileler para harcar hale gelmiştir. Kamusal ve parasız eğitim bitirilmiştir. AKP iktidarında nitelikli eğitim bir hak olmaktan çıkarılmış, satın alınabilir bir hizmet haline dönüşmüştür. Uygulanan sınav sistemleri, kamu okullarında yaşanan nitelik kaybı, okullarda yaşanan güvenlik ve hijyen eksikliği, kalabalık sınıf mevcutları, öğretmen eksikliği gibi sorunlar aileleri özel okullara mecbur hale getirmiştir. Çocuklarının nitelikli, bilimsel ve laik eğitim almasını isteyen veliler çaresiz bırakılmıştır. Öte yandan, özel okul ücretlerine yapılan fahiş zamlarla aileler özel okulların ücretlerini de karşılayamayacakları bir noktaya gelmiştir. Nitelikli eğitime erişim hakkı hem devlet okullarında hem özel okullarda toplumun küçük bir kesiminin erişebileceği bir ayrıcalığa dönüşmüştür.
AKP iktidarında mesleki ve teknik eğitimin itibarı da giderek zedelenmiş, MESEM’ler çocuklarımızın devlet eliyle ucuz ve güvencesiz işgücü olarak kullanıldığı bir hale gelmiştir. ÇEDES protokolüyle din görevlileri okullarda manevi danışman olarak görevlendirilmiş, çocuklara yaşlarına ve gelişimlerine uygun olmayan etkinlikler yaptırılmıştır. Taşımalı eğitim önemli sorunlardan birisidir. Her gün 1,2 milyon öğrencimiz taşımalı eğitim kapsamındaki okullara gitmek zorunda bırakılmıştır. AKP iktidarları boyunca 18.432 köy okulu kapatılmıştır
İlimiz Antalya’da ise kalabalık sınıf mevcutları, taşımalı eğitim, derslik yetersizliği, okullarda yardımcı personel eksikliği, liyakatli kadroların yetersizliği, Çeşitli dernek ve vakıflarla Milli Eğitim müdürlüklerinin yaptığı protokoller, Okul kantin ücretlerinin yüksek oluşu gibi önemli sorunlar yaşanmaktadır.
22 yıllık AKP iktidarı genel olarak Cumhuriyetle ve onun ulusal egemenlik anlayışıyla savaş halinde geçmiştir. Laik ve bilimsel eğitimden giderek uzaklaşılmıştır. Yönetici kadrolar devletin çalışanı değil AKP’nin çalışanı haline getirilmiştir. Liyakatsiz kadrolaşma, mevzuat ve program değişiklikleri, protokol ve özel teşviklerle tarikatlarla ilişkili vakıf ve derneklerin eğitimin paydaşı yapılması bilimsel eğitimi bitirmiştir.
Ülkemizin kurtarıcısı, cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı esnasında Maarif Kongresini toplayarak eğitimin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Bundan 100 yıl önce, savaş günlerinde, koşullar elvermese dahi eğitimin önemine vurgu yapan Atamızın izinde, biz de eğitim sistemimizi bugünden daha iyiye götürmek, 22 yıllık iktidarın açtığı yaraları sarmak için canla başla çalışacağız. Çocuğun ve gencin üstün yararını gözeten, nitelikli, laik, bilimsel, kamusal ve erişilebilir bir eğitim için mücadele etmeye, Cumhuriyet aydınlanmasından aldığımız ilhamla çalışmaya devam edeceğiz. Kimse umutsuzluğa kapılmasın Cumhuriyet Halk Partisi yapılan tüm bu tahribatları tamir edecek, halkımızla birlikte ülkemizi yeniden düzlüğe çıkaracaktır.” Dedi.