Hiçbir hayale veya hedefe karşı içinizden “Ben bunu yapamam, başarısız olurum.”
dediğiniz oldu mu?
Benim oldu.
Kendi iç sesimle çeliştiğim ve beni başaramayacağıma inandırdığı zamanlar, ne yazık ki, oldu. Bunları size bir başkası demiş olsa kızarsınız, sinirlenirsiniz ama kendinize söylediğiniz vakit, ne yazık ki bir karşılık veremezsiniz.
Peki, neden böyle yaparız?
Çünkü içimizdeki savaş, dışarıdaki savaşlardan daha zor ve daha büyüktür. Bu savaş en
çok bizi etkiler, bize yetersizlik duygusunu aşılar. Bu durumun psikolojideki adı içsel
eleştirmendir.
İçsel eleştirmenin var olma sebebi, genellikle daha küçük yaşlarımızdayeterince takdir edilmememizden veya bir başkasından “yapamazsın” sözünüduymamızdan kaynaklanır. Bir başkasının düşmanlığı, sonunda kendimize düşman olmamızla sonuçlanır. İnsanlar bizi sabote etse onlara bir şekilde “dur” diyebiliriz; ama işin sonunda kendimizi sabote ettiğimiz takdirde, kendimize “dur” diyemeyiz.
Her insan kendini sevmelidir. Çünkü işin sonunda, hiçbir çıkar gütmeden bizi sevebilecek
tek insan yine kendimiziz. Nihayetinde annemiz veya babamız bile bizde kendilerinden bir
parça gördükleri için bizi severler; yani bu, kim olduğumuzla doğrudan alakalı değildir.
Bizim yerimize bir başkası evlatları olsaydı, yine severlerdi.
Bu sebeple, kendinizemerhamet edin. İçsel eleştirmeninize karşı gelin ve kendinizi daha çok sevin.
Başaramayabilirsiniz, sevilmeyebilirsiniz ama nihayetinde hepimiz insanız. Hiç kimsenin
kusursuz olmadığını anlamalı ve kendimizi, kendi kusurlarımızla kabul etmeyi öğrenmeliyiz.
Ve belki de ilk defa, “Başaramadım ama korkularımı yenip denedim.” diyebiliriz. Hiç
çabalamamaktansa, başarısız olmayı öğrenmeliyiz.
“Kendinle barışmadıkça, başkalarıyla barışamazsın.”
— Carl Gustav Jung