Bugün köşe yazımda sizleri sıcak siyaset gündeminden, her ay açıklanan enflasyon değerinden, çarşı pazar fiyatlarından çok farklı TUİK verilerinden, hayat pahalılığından, işsizlikten, Türk lirasının sürekli değer kaybetmesinden, ekonomik sıkıntılardan, insanlarımızda her geçen gün yükselen mutsuzluk indeksinden, can mal güvenliği sorunundan, hastanelerde bebekleri öldüren çetelerden, çocuklarımıza kadınlarımıza uygulanan cinsel taciz istismarlarından, çalışanın emeklinin esnafın köylünün çiftçinin öğrencinin her kesimde insanlarımızın sıkıntılarından uzaklaştırarak farklı bir konuya değinmek istiyorum.
Bugüne kadar yazılmış yaşama dair yazılanlardan da faydalanarak, içimden geçen duygulardan birikimlerden hayatımızdan alınan kesintilerden esinlenerek, sizlerin tüm sıkıntılardan bir an kurtularak, dünya meşgalesini her şeyi unutup gözlerinizi kapatarak, bir tren yolculuğuna çıktığınızı hayal etmenizi istiyorum
Bu tren çocukken seyrettiğimiz Amerikan filmlerindeki kovboyların bastığı tren değil, 1944 yılında Kırım’da Stalin’in emri ile bir gecede Kırım’dan Sibirya’ya hareket eden tren değil, Trans Sibirya treni değil, Şark Ekspresi değil şarkılarda geçen tren gelir hoş gelir ley ley ’de değil, şehirci banliyö trenlerinden hiç değil.
Peki! Bu ne treni?
Bu tren “HAYAT TRENİ”
Hayat Treni, duraklarda birilerini bıraksa da yoluna devam ediyor. Bu hayat treni insanlığın doğuşundan, yok oluşuna kadar hiç durmayacak. Yoluna aynı hızla devam edecek.
Bu hayat trenine hangi zamanda nerede bineceğimiz belli, hangi zamanda nerede ineceğimiz yerde belli aslında, bunu treni yöneten güç olan yaradan biliyor, ama kul olan biz insanlar, hayat trenine binen yolcular bilmiyor. Hayat treninde yolcular ne zaman ineceğini bildiğini sansa da hiç de öyle olmuyor, ineceği yer bir muamma. Bildiğini sanıyor, ama bilmiyor.
Birçok dini inanışta olduğu gibi İslam inancına göre de ruhlar bu dünyaya imtihan olmak için gönderilmekte. İmtihanı tamamlayan ruh da tekrar geldiği yere imtihan sonucunu bilmeden vakti gelince dönüyor. İmtihanın sonucu ise kıyamet koptuktan sonra mahşerde belli olacak.
Bedenlerimizde var olan imtihan için bedenlere giren RUHLARIN İMTİHAN YERİ DÜNYA. İMTİHANIN SONUÇ YERİ İSE MAHŞER.
İmtihan için bedenlerde yer alan ruhlarla var olan biz insanlar, sanki bu imtihanın yeri olan DÜNYA’DA, sınavı kazanmış edasındayız. İmtihan yapılmış, bitmiş, imtihanı vermiş gibiyiz. Oysa hiç de öyle değil, imtihanı garanti kazanan henüz yok. İmtihan kağıdı okunup sonuçlar açıklanmadı.
Ruhların dünyada verecekleri İmtihanı nedir?
Dünyaya gönderilen tüm ruhlar, insan bedeninde imtihana tabi tutulmakta. Bu imtihan yaşanılan ömre göre bazen kısa bazen de uzun sürmekte.
Yaradan’ın vahiy yoluyla gönderdiği Kuran’ da bu konuda emir açık, ama maalesef bizler yaratan’ın kulu insanlar, bedenimizde bize canlılık veren ruhumuzun vermekte olduğu bu imtihanı unuttuk, bu dünyaya bedenimiz ve içimizdeki ruh ile neden geldiğimizi unuttuk.
Kuran’ı Kerim Ankebût Ayeti. 2, 3 –“İnsanlar, hiç imtihana tâbi tutulmadan, sadece “İnandık!” demekle bırakıl vereceklerini mi sandılar? “ Yine aynı konuda Bakara Ayeti. 155 – “Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak suretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” ayetleriyle bu dünya da bedenlerimizde bize can veren ruhumuzun imtihanda olduğu açıkça beyan edilmektedir.
İmtihan dünyasının sorularına gelince;
İmtihanda ilk soru; Yaradan’ına iman etmek, Tanrının tek olduğu onun ortağının olmadığı ne doğrulmuş, nede doğurmuş olduğunu, her şeyin sahibi olduğu her şeyin ona muhtaç olduğunu onun hiçbir şeye muhtaç olmadığını, dil ile zikretmek kalp ile ruhumuzla idrak etmek
Sonra ikinci soru ise ; Ruhun beden ile birlikte insan olarak imtihanda olduğu Dünya’da kul borcu haram yememek, zina etmemek, faiz yememek, yetimin fakirin fukaranın tüm insanların hak hukukuna riayet etmek, anne ve babaya itaat etmek, komşusuna, akrabasına, hocasına dostuna, arkadaşına iyi davranmak, doğayı tahrip etmemek, mazlumları ezenlere karşı sessiz kalmamak, ve daha niceleri…. Farz olan ibadetleri yerine getirmek, kuranı kerim de geçen emir ve yasaklara uymak.
İmtihan da üçüncü soru ise; Belalara sabır etmek, Yaratan’a isyanda bulunmamak, kaderin hayır ve şerrin Yaradan’dan geldiğine inanmak, ölümlere sabır etmek, vs…Bu husus da benimde etkilendiğim Kuranda geçen Vel’asr süresinden bahsedeceğim. Sürenin meali; “Asr´a yemin olsun ki, insan mutlaka bir ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır” anlamında. Ne kadar da günümüze ışık tutan sözler. Yaşadığımız zamanda gerçekten insanlık hüsranda olduğunu, bu hüsrandan inançlı olanların iyi yolda yürüyenlerin, iyi hal hareket sahibi olup iyi işler işleyenlerin, birbirine hakkı doğruyu, sabretmeyi tavsiye edenlerin ancak hüsrandan kötü gidişattan etkilenmeyeceğini açıklıyor.
Ruhlarımızın imtihan yeri dünya da girdiği imtihanda bu karşımıza çıkan imtihan sorularından hangilerinde başarılı olabildiler?
Elbette bunu ancak, dünya imtihanı sonuçlanınca kıyamet sonrası mahşerde kurulacak arzı mizanda görebileceğiz. Hesap ise mahşer meydanında.
Kabir’ de azap ile ilgili; Kur’an’da bu konu iman esasları arasında zikredilmemektedir; fakat kabirde azap ve mükâfatı nefyeden sarih bir ilâhî beyan da bulunmamaktadır. Alimlere göre ise “Kabirde hesap yoktur, ancak yaptıkları kötülük karşılığında azap veya hayırlı işlerine karşılık nimetler vardır.” Düşüncesinde bulunmaktadırlar.
İmtihan için bebek anne karnında iken dünyaya gönderilen ruh, doğarken binilen trende anne ve baba ile tanışmakta. O Hayat Treninde geçen zamanlarda anne- babanın hep kendisiyle seyahat edeceklerini sanmakta. Oysa ki; Hayat Treninin güzergahında yer alan istasyonun birinde onlar yani anne-baba trenden inecekler ve ruhu yolculuğunda yalnız bırakacaklar. Yolcuların bazıları daha bebek haliyle treni terk etmek zorunda kalacak, bazıları ise çocukken, bazıları yaşlanınca, kimileri iyice elden ayaktan düştüğünde, yolculuğu artık devam edemeyeceği anlaşılınca, mecburen en yakın durakta inecek. Biz çoğunlukla trenden kimlerin indiğini bile bilmeyeceğiz. Ama bizleri üzen ise büyükbabamız, anneannemiz ansızın duraklarda inme zorundayız diyerek, aramızdan ayrılmaları olacak. Her inen yüreğimizden bir parçayı koparacak. Bizi bu tren yolculuğumuzda yapayalnız bırakacaklar. Geriye sadece hatıraları kalacak.
Hayat Treni yoluna devam edecek. Zamanla trene başkaları da binecek ve bizler için onlarda önemli olacak. Yolda binen kardeşler, arkadaşlar, çocuklar, hatta belki hayatımızın aşkı…vb… Birçoğu da yolculuk esnasında hayat trende inmiş olacak, arkalarında kalıcı bir boşluk bırakarak. İnenlerden kimisinin boşluğu çok fark edilecek, kimisinin de eksikliği o kadar fark edilmeyecek, yerleri çabucak dolacak ki, yerlerinin boşluğu bile fark edilmeyecek…
Bu Hayat Trenin seyrinde yapılan yolculukta hoş geldilere, sevinçlere neşelere, şanslara, başarılara da rastlanılacak, bunun yanında üzüntülere kederli günlere, hayallere, beklentilere, merhabalara ve vedalara güle güllelere de rastlanacak. Hayat treni olumlu mutlu, olumsuz mutsuz günlerle dolu seyir edecek yolculuğuna. Bu Hayat Treninde yolculukta başarı, mutluluk, şans, tüm yolcularla iyi ilişkiler yaşamakla oluşacak. Bunun için de yolculukta elimizden gelenin en iyisini yapma gayreti içinde olacağız.
Hayat treninde yapılan yolculukta hiçbir kimse hangi istasyonda ineceğini bilmediği için belki kısa belki uzun sürecek bu yolculukta geçecek zamanı en iyi şekilde geçirmeliyiz. Zamanı iyi değerlendirmeli, sevmeyi affetmeyi bilmeli, yanımızda bulunan başta ebeveynlerimizle ailemizle, arkadaşlarımızla, dostlarımızla, tüm insanlarla en iyi ilişkileri kurabilmeli, hayat treninden inip yerlerimizi boşa bırakacağımızda yolculuğa devam edeceklerde güzel anılar bırakmalıyız. Hayat treninden inerken irademiz dışında indirilirken
de , iyi ki hayat treninde oldum, sizinle birlikte yaptığım seyahat bir zevkti , bu yolculuk bana unutulmayacak anlar yaşattı, İYİ Kİ , HAYAT TRENİNE BİNMİŞİM, İYİKİ SİZLERİ TANIMIŞ, SİZLERLE BU YOLCULUĞU YAPMIŞIM , diyebilmeliyiz. Hayat treninde yolculuğa devam edenlere de bu yolculuğun iyi geçmesi temennisinde bulunabilmeliyiz. Hayat Treninde Yolculuk devam ediyor. Hayat Treninde istasyon duraklarında vaktinde inenlere, vaktinden önce inmek zorunda olanlara (ölenlere ) yaratandan rahmet diliyorum. Hayat Treninde yolculuğu sona ermemiş yola devam eden hepimize de, “birbirimizi kırmadan, dökmeden, yeri geldiğinde de yapılan haksızlıklara, hakkımızı gaspedenlere hayat treninde seçilmiş/görevlendirilmişlerin kötü idaresine de boyun eğmeyerek, hak, hukuk, adalet, saygı sevgi çerçevesinde insan gibi yaşayalım, insanca yolculuğumuzu yapalım “temennisinde bulunuyorum.
Hepimize de HAYAT TRENİNDE İYİ YOLCULUKLAR.