Geçtiğimiz günlerde evde oturmuş TV izliyor, çay içiyorum. Bir yandan da can sıkıntısından interneti karıştırıyorum. Tam o sırada bizim Cevdet Sönmez WhatsApp’tan bir video attı.
“İzle diye.”
İzledim.
Avukat Rıdvan Yıldız ile tutuklu olmasından dolayı cezaevinde olan Mesut Kocagöz’ün durumuyla ilgili son gelişmeler hakkındaydı video.
Sönmez soruyor, Yıldız kanun maddeleri nezdinde cevaplıyor. Ve konuşmalardan anladığım kadarıyla 2 Mayıs yani geçtiğimiz Perşembe bilirkişinin yepyeni raporunu sunma günüydü. Dolayısıyla Kocagöz’ün tahliyesi büyük ölçüde söz konusu diye dört gözle bekledim ama nafile çıktı.
Nafile diyorum ya önceki, yani bence düzmece, sıradan ya da öylesine hazırlanan veya hazırlandı kabul edilerek rapor doğrultusunda tutuklanan Mesut Kocagöz başkanın herkesçe yolu gözlendiği bir gerçek.
Adalet tabi ki herkese lazım da, o herkesin içerisinde adalet dağıtıcıları da olmuştur, bunu geçmişte canlı örnekleriyle yaşadık, gördük.
Yani herkes kavramının sadece vatandaşlar için söylenmediği de ortadadır.
Olayın ilk gününden bu zaman dilimine kadar gelişmelerin sıcak kalması adına gündemi asla değiştirmeyen değiştirilmesine müsaade etmeyen birkaç kişiden birisiyiz. Çünkü yüreğimiz “Suçlu” diye içeride tutulan, günahsız olduğunu kabul ettiklerimizin yanında dolaşıyor hep de ondan.
Her şeyin hayırlısı diyelim ve benim kafama takılan konuya geçelim mi?
Cevdet Dönmez’in gönderdiği video bitince aynı kişinin sıra sıra videoları geldi karşıma. Yani Cevdet’in daha önce yayınladığı videolar. İçlerinden Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ile yaptığı bir röportaj videosunu merak ettim. Bastım start düğmesine.
Sakın her karşınıza çıkan videoları tıklamayın tıklanırsınız alimAllah.
Bana “Sen niye tıkladın o zaman” sorunuz olabilir.
Ben kendimi falezlerden atacaksam sende mi atacaksın?
Neyse..
Benim kafaya da söylemler ne bileyim mantıklı gelmeyenler takılıyor arkadaş.
Bayan değilim ki toka takayım!
Ümit Uysal mikrofona verdiği bir röportajda “Biz dayanışma belediyesiyiz” demiş.
Haydi gel de takma.
Bakın mikrofonda vurgulamasını yaparak cümleyi devam ediyorum. Zira “seyircilerine” desem yüzlerce TV takipçilerine bence haksızlık etmiş olacağımdan öyle dedim. Cevdet Sönmez’in tuttuğu o mikrofondan her şey söylemek kolay da ya icraat?
İşte o olamayabiliyor.
Seçimden evvel “Biz dayanışma belediyesiyiz” diyeceksin seçimden sonra ise, “Kimse en az 2 yıl bizden bir şey beklemesin?”
Hem de tekrar kazanıldıktan sonraki ilk toplantıda.
Üstüne üstlük Muratpaşa Kaymakamı ve 55 Mahalle muhtarının olduğu bir ortamda.
O nasıl bir öz güven, nasıl bir açık sözlülüktür (!) Allah aşkına?
Nereye çekersen çek.
Ben bambaşka hülyalara dalıverdim.
Ve o sözlerin için geçtim senin karşına Ümit başkan.
Dedim ki, “Üçüncü dönemin hayırlı olsun da, sen iki dönemde Muratpaşa halkına doymuşsun ki, beni buraya tekrar seçtiniz amma, artık iş falan beklemeyin” demek değil de ya ne bu?
”Beni, yan gelip yatmam için tekrar seçtiniz arkadaş. Ben de dediklerinizi yapacağım” anlamına mı geliyor?
Hatta ve hatta daha ileriye gittim:
Sen, “Kimse 2 sene bizden herhangi bir şey beklemesin” deyip kestirip atacaksın. Sonra da “Çocuğumun mezuniyeti var” diye ortadan kaybolacaksın. İş yapmamak adına mı bu kayboluşun?”
Böyle, böyle, böyle dedikten sonra peki haksızlık mı etmiş olurum?
Herkes ettiği haksızlıklar için adalet terazisinde yargılansa eminim ki beni birçok kişiye sollar geçer de, o teraziyi kökünden bozacak olanlar utansın.
Bu vesileyle.
İlk adaylığı yani aday adaylığı sürecinde Hüsnü Şahin abimin Çağdaş Yaşam Derneği’ndeki işletmesindeki organizasyonlarında hep yanında yer aldığım, Sevimli bir o kadar da kıymetli insan Ümit Uysal başkanım. Bana göre mesai arkadaşlarının arasında, “Bir dönüm bostan yan gel yat olum Osman” zihniyetinde yığınla bürokratın var.
Senden çok kendini Muratpaşa Belediye Başkanı gibi görenden tutun da, “Nasıl olsa bana hiçbir şey olmaz” zihniyeti güdenlere kadar.
Tüm bunları biliyor musun bilemiyorum da, zaten bu durumda senden iş bekleyen edepsiz mi olur ki?
Hani şu üçüncü döneminde sana haksızlık etmeyelim de.