10922,86%-0,52
42,43% 0,16
48,91% -0,07
5537,05% -0,30
9229,23% -0,08
Dünya deri modasını şekillendiren fuar, deri ve kürk moda sektörünün önde gelen yerli üreticilerini dünyanın dört bir yanından gelen satın almacılarla buluşturacak. Antalya Fuarı'nın toplam sektör ihracatının yaklaşık yüzde 50’sini oluşturduğunu belirten TDKD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Sarıgül, 18 farklı ülkeden zincir mağazaların karar vericileri ve büyük satın almacıların fuarda yer alacaklarını söyledi. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın deri sektörünün geleneksel ihracat pazarlarını daralttığını, bu nedenle Türk deri konfeksiyon sektörünün son iki yıldır ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine güçlü bir yönelim gösterdiğini belirten Sarıgül, “Artık tüm firmalar Avrupa ve Amerika için ciddi altyapılar hazırlıyor, yeni koleksiyonlarını bu pazarlara göre tasarlıyor.” dedi.
Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) tarafından düzenlenen Antalya Leather & Fur Fashion Show Fuarı, 8–11 Aralık 2025 tarihleri arasında 15’inci kez Antalya’da gerçekleştirilecek. Türkiye’nin deri ve kürk konfeksiyonundaki en büyük uluslararası etkinliği olarak kabul edilen fuar, 18 ülkeden bini aşkın profesyonel alıcıyı ağırlamaya hazırlanıyor.
TOPLAM İHRACATIN YÜZDE 50’Sİ FUARDAN GEÇİYOR
Antalya Fuarı'nın deri konfeksiyon sektörünün tek elle tutulur buluşma noktası olduğuna ve toplam sektör ihracatının yaklaşık yüzde 50’sinin bu fuardan çıktığına işaret eden TDKD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Sarıgül, alınan siparişlerin sadece fuarla sınırlı kalmayıp devamının geldiğini ve her fuarda firmaların portföylerine yeni alıcılar eklediğini kaydetti. Fuarın sektör için stratejik öneminin her yıl daha da arttığını ve Türkiye’nin küresel belirsizliklerden çıkış yolunu bu organizasyonla bulduğunu ifade eden Sarıgül, şöyle konuştu:
"Fuarı sadece alınan siparişlerle değerlendirmemek gerekiyor. Yapılan ön görüşmeler, devam eden koleksiyon değerlendirmeleri ve sonraki siparişlerle tüm yıla yayılan büyük bir ticari hacim yaratıyor. Fuarda 56 koleksiyoner firma yer alacak. TDKD’nin temel kuralı gereği, fuara katılan tüm markalar kendi koleksiyonunu bizzat üreten, özgün çizgisi olan ve sektör trendlerini belirleyen firmalardan oluşuyor. Hiçbir tasarım kopyala-yapıştır tasarım değil. Dolayısıyla fuar, sadece ürün sergilenen bir platform değil; modanın şekillendiği, renk, form ve materyal trendlerinin belirlendiği bir merkez niteliği taşıyor. 18 farklı ülkeden zincir mağazaların karar vericileri ve büyük satın almacılar fuarda yer alacak. Buraya gelen alıcılar butik düzeyinde değil, uluslararası zincirlerin satın alma ekipleri. Doğrudan karar vericiler geliyor. Fuarımız Türk deri sektörünün küresel moda sahnesindeki gücünü pekiştirirken, hem ihracat hem de iç pazarda yeni fırsatların kapısını aralıyor." dedi.
Bu fuara ilave olarak Ticaret Bakanlığı ve İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) desteğiyle B2B çalışmaların da gerçekleşeceğini vurgulayan Sarıgül, “Mayıs'ta ilkini gerçekleştirdik, şimdi de ikincisi olacak. Buraya Amerika'dan ve Avrupa Birliği'nden 20 büyük alıcı geliyor. Bu alıcılarla bütün firmalarımız birebir görüşmeler yapacak, herkes kendini tanıtacak, iletişim kuracak. Bu görüşmelerin özellikle gelecek ihracat ayağımız için iyi bir çıkış olacağını düşünüyoruz.” diye konuştu.
SEKTÖR ABD VE AVRUPA’YA YÖNELİYOR
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın deri sektörünün geleneksel ihracat pazarlarını daralttığını, bu nedenle Türk deri konfeksiyon sektörünün son iki yıldır ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine güçlü bir yönelim gösterdiğini söyleyen Sarıgül, artık tüm firmaların Avrupa ve Amerika için ciddi altyapılar hazırladığını ve yeni koleksiyonlarını bu pazarlara göre tasarladığını kaydetti.
Küresel maliyet baskısı ve döviz dalgalanmalarına rağmen sektörün rekabet gücünü korumak için stratejik bir dönüşüm geçirdiğini vurgulayan Sarıgül, Türk deri firmalarının artık yüksek kaliteli, moda belirleyen, katma değerli koleksiyonlara odaklandığını söyledi. Sarıgül, "Çin, Hindistan veya Pakistan gibi ülkelerle fiyat rekabeti yapamayacağımız ortada. Biz gücümüzü modayı belirleyen tasarımlardan, üstün üretim kalitesinden ve hızımızdan alıyoruz. Dünyada bizim kalitemizde deri giyim üretebilen başka bir ülke yok. Diğer ülkeler, büyük firmaların verdiği modelleri üretiyor. Biz ise bütün modelleri üretiyor ve bütün modayı belirliyoruz. Renk olarak, model olarak, materyal olarak farklı farklı deriler üretebiliyoruz. Deriden öyle ürünler yapıyoruz ki, tekstille yarışacak duruma geldik." ifadelerini kullandı.
Sarıgül, Türkiye iç pazarında da gerçek deriye olan ilginin son yıllarda dikkat çekici biçimde arttığını söyledi. Sağlık ve kalite kaygılarının etkisiyle tüketicilerin suni deriden uzaklaştığını ifade eden Sarıgül, "Dünyanın en iyi derisini üreten bir ülkeyiz. Türk tüketicisinin bunu daha fazla talep etmeye başlaması bizi sevindiriyor. İç pazar artık sektör için ciddi bir büyüme alanı haline geldi ve kendi pazarımızda da bunu değerlendirmeliyiz.” diye konuştu.
2025 İYİ GEÇİYOR, SEKTÖR 2026’DAN DA UMUTLU
Sarıgül, 2025 yılının Ocak-Ekim döneminde geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 24 artışla 108 milyon dolarlık ihracata ulaştıklarını, 2026 yılının da sektör açısından önemli fırsatlar barındırdığını belirtti. Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi halinde Türkiye’nin hem geleneksel pazarlara hem de yeni hedef ülkelere aynı anda güçlü şekilde ulaşabileceğini ifade eden Sarıgül, “2026’da Avrupa, Amerika ve Rusya pazarlarının aynı anda açılması durumunda, son birkaç yılda yaşadığımız sıkıntıları tamamen geride bırakacağımıza inanıyoruz.” dedi.