Bayram aralığı baya uzunca olduğundan dolayı, boş zamanımız da çok oldu.
Hoş.,
Batı Akdeniz ve Ege tarafı hep olmazsa olmazlarımdandır da, bulduğuyla yetinmeyip, sunulan imkanlardan hoşnut olmayanları tanıdıktan sonra Allah’ın nimetlerini elinin tersiyle itenlerden oldum olası nefret ettim.
O nedenledir benim yalnız yolculuk edip, tek başıma gezmelerden büyük keyif almam.
Fethiye, sonrasında da Seydikemer baba topraklarımdır.
“Fethiye’yi anladık da, Seydikemer ne oluyor” diyenleri duyar gibiyim.
Öncelikle baştan diyeyim ki, ben Seydikemerliyim.
Köyünden.
Has yörük.
Öyle Hayta falan değil. Övünmek gibi olmasın da, hakiki Karakeçili.
Yörüğün her türlüsü makbuldür de, Hayta için “Hayır” derim ama Anası Hayta olanda da kızımız var.
Her neyse.,
Bayram öncesini fırsat bilip, “Bana müsaade” deyip sürdüm arabayı her zamanki gibi batı Akdeniz tarafına.
İtiraf etmeliyim.,
Ben bazılarına ne güzellikleri sevdirebildim, ne de 25 yıl bilfiil gittiğim mekanı benimsete bildim.
Nankörlük parayla mı?
Peki ya ahde vefalık?
Yürekte olmalı.
Sonradan enjektörle vücuda yerleştirmeye çalışsan nafile.
Girmez.
Bayram’dan girdik ahde vefaya çakıldık.
Seydikemer, Fethiye derken Ortaca’dayız. “Baba evi bir başka sıcak. Bir başka huzurlu” desem abartmış sayılmam. Hoş sıcakların bastırmaya başladığı şu günlerde ısıya mı ihtiyacımız var da bunu diyorum? Tabi ki değil de, yüreğe inen o sıcaklığa bana göre tüm insanlığın ihtiyacı fazlasıyla var.
Ortaca, Sarıgerme ve Dalyan derken olmazsa olmazlarımızdır Dalaman. Hele Kayacık sahili ve belediye tesisi?
Bulmuşuz bayram tatili boşluğunu.
Derken Akyaka ve devamında Muğla.
Benim ablam Muğla eşrafındandır. Bana göre Türkiye’nin en güzel büyük yaylalarından birisidir Muğla. Hoş 6 yıl önce bu vesileyle Büyükşehir unvanını aldı da, hala sadeliğini yitirmemiş kadim şehrim.
Ve tabi ki Bodrum.
Kimse Bodrum’la hava bastığımı falan sanmasın. Yanlış da algılanmasın. Ablamın kuzucuğu Bodrumlu ile nikahlı olduğundandır göbek bağım. Onların birlikteliğine bir de 14 yaşına ulaşmış Bodrum’un en yakışıklısı Kuzey Emir bey eklenince değmeyin keyfime gitsin.
Kuzey Emir de Üç büyüklerden Sarı-Lacivert hastası da, yıllardır benim olmazsa olmazlarımın arasında o hastalığı tedavi yöntemlerimden birisidir Antalyaspor armalı tişört ya da eşofman gibi hediyelerle kandırıp, Kırmızı-Beyaz aşkı başlatmak.
İtiraf etmeliyim ki bu sefer Kuzey Emir’de tavan bile yaptırdım o aşkı da, ben bir sevdanın bu denli büyük olacağını tahmin dahi edemezdim.
Bodrum Gümüşlük’lü bizim enişte. Has yerlisi Bodrum’un. Sağı Yalıkavak, solu Turgutreis.
En son 45 sene önce görmüştüm Bodrum kalesini yine nasip oldu. Dibinde Trafo ismini verdikleri belediyenin cafe işletmesi var. Bir bardak çay 25 TL. İki tane içtik, belediyenin internet barkodu varmış Kuzey beyde cep telefonundan gösterdi %50 indirim yaptılar.
Taptılar da gazetelerdeki, “Bodrum’da sahanda yumurta 800 TL haberi” aklıma geldi güldüm.
Yalan.
Hem de küllüm yalan.
Gittim, gezdim, yaşadım gördüm arkadaş.
Kim nerede 2 yumurtalı sahana 800 TL veriyorsa inanın yalan.
Yeter ki yemesini bil. Bilmeyen Bodrum’da kazığı da yer bilmem neyi de.
9 günlük tatilin etkisini ben pek hissedemedim Bodrum’da. Yani ne trafik yoğunluğunu gördüm ne de insan selini.
Ama ekonomi Ortaca’da da tavan yapmış, Bodrum’da da. Hatta Dalaman ve Fethiye dahil.
Ne yazayım.
Süslü püslü güzellikleri mi.
Benim ülkemin her yeri ayrı bir güzel arkadaş. Neresini anlatayım ki?
Bu vesileyle bir 9 günlük bayram tatili de gelip geçiverdi de, Feslikan’daki Kasap Erol’un mekanı ayrı bir güzeldi be arkadaş.
Önümüzdeki kurban bayramına yatırım açısından bu da benim yalakalığım(!) oluversin artık.